Çiçekler

Maçın on biri şaşırtıcıydı. Son iki maçında beş puan kaybetmiş bir takıma sadece Adekugbe ile Kazımcan değişikliği bence yeterli değildi. Belliki Okan Hoca dört beş formsuz oyuncuyu ya aynı anda değiştirmek ile istikrar arasında kalmıştı. Sadece iki üç değişiklikle durduk yere kalp kırmak istememiş olabilir ama ilk yarıdaki Oliveira, Kerem hatta Rashica'yı görünce ne büyük risk aldığını idrak etmiş olabilir. Yine de son derece çekingen ve boyun eğmiş bir Başakşehir karşısında güçlü bir oyun ortaya kondu. Kurulan büyük baskı pozisyona dönüşmekte zorlansa da rakibin direnci her geçen dakika azalıyordu. Rakip ceza alanı etrafına yerleşen Galatasaray ilk yarının son anlarına sıkışmış bir ortada, topun Deniz'in koluna gelmesiyle bir penaltı kazandı. Icardi bu kez klasına yakışır bir vuruşla perdeyi açtı. İkinci yarıda skorda önde olmanın da etkisiyle Galatasaray'ın aksayan isimleri hala sahadaydı. Aksi takdirde Midtsjö ve Zaniolo'yu daha erken sahada görebilirdik. Başakşehir artık golü düşünmeye başlamışken Galatasaray'daki formsuzlar baş ağrıtmaya başlıyor, topla en çok buluşan isimlerden biri geriye dönük paslarla Muslera oluyordu. Tek olumlu hareketi penaltının kazanıldığı ortayı yapmak olan Oliveira sahanın en kötüsüydü. Rashica en azından savunmaya dönüyordu ama Kerem'de o da yoktu. Mertens vücut diliyle, hırsıyla sahada kalmayı "gidiş yolundan" hak ediyordu fakat (kendi isteğiyle) ilk çıkan o oldu. Kerem veremediği paslarla Icardi'yi hayli tüketmişken Zaniolo gol tehditini arttırıyordu. Kritik galibiyetle şampiyonluğa giden yolu çiçeklerle bezeyen sarı kırmızılarda en çok Torreira, Kazımcan ve Boey'i beğendim.

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.