Maç kaç kaç!
"Kazanmaya alışmak" diye bir şey var belli ki... Dün akşam Alanya'daki Galatasaray on birini görünce yakın zamanda Trabzon'a beş gol atmış bir Alanyaspor'un bu fırsatı kaçırmayacağını düşünmüştüm. Maçın ilk on beş dakikasında skor ev sahibi takım lehine iki ya da üç farklı olabilirdi. Galatasaray'ın "büyük takım" standartlarına erişen duran top kullanma seviyesiyle gelen Nelsson golü bir anda gidişatı değiştirdi. Sarı kırmızılıların süper futbolcusu Mertens'in nefis golüyle fark ikiye çıktı. Devre arasında bir arkadaşınız size "maç kaç kaç" diye sorup 0-2'lik skoru öğrense, "e normal tabi" derdi. İzlemeyene skor normaldi belki ama ben çok daha enteresan düşüncelere dalmıştım devre arası itibarıyla. Böylesine bir rotasyonla çıkılan zorlu bir deplasman maçında, kötü oynarken, bir duran top ve bir de sorumluluk sahibi bir yıldızın golüyle önde olmak belki de iyi oynayıp önde olmak kadar önemliydi. Galatasaray kazanmaya alışmış bir kere... Taşın altına elini koyan yıldızları, her cendereden çıkabilecek duran top organizasyonları ve forma için savaşan futbolcuları var. Okan'ın özellikle maçın ilk bölümündeki kurtarışlarını es geçmeyelim. Takımı ayakta tutup umutlandıran bir Muslera performansı sergiledi adeta. Emin hala tam anlamıyla güven vermiyor. Sürekli oynayacağı, seviyesine uygun bir ligde doğru bir takıma kiralanması mantıklı olabilir. Sol bek ihtiyacı zaten herkesin malumu. Bakalım; Uğur Çiftçi oraya çare olacak mı?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.