Barça'ya dikkat!
Düşmeme mücadelesi veren iki rakibini arka arkaya yenince Galatasaray teknik heyeti ve oyuncuları kelimenin tam anlamıyla salmış. Göztepe ve Çaykur Rize'yi "zar zor" üçer puanla geçilen maçlar aksi şekilde de sonuçlanabilirdi. İlk maçta "kötü penaltıcı" olarak bilinen Gomis'in iki penaltı golü, ikinci maçtaysa taraftar desteği galibiyeti getirmişti. Her ne kadar son iki maçında ağır yenilgilere uğramış olsa da Konyaspor'un Göztepe ve Çaykur Rize'den çok çok daha iyi bir takım olduğu herkesin malumu. Son iki maçını toplam yedi gol atarak kazanan Galatasaray, son iki maçında toplam dokuz gol yiyerek yenilen Konyaspor karşısında adeta döküldü. Maçın ilk yarısında iki kafa golü yiyen sarı kırmızıların gole en çok yaklaştığı anda Gomis herhangi bir düdük çalmamasına rağmen topu eline alarak Konyalılar'ı bile şaşırttı. Ahmet Çalık'ın vefatıyla derin bir depresyona giren yeşil beyazlılar ligin ilk yarısındaki oyun gücünden hayli uzaktalardı ama iki farklı öne geçmenin moraliyle maçın senaryosunun tek hakimi olmayı başardılar. Torrent ikinci yarının başında yapması gereken müdahaleyi 60. dakikada Babel, Omar ve Taylan'ı sahaya sürerek gerçekleştirdi. Cicaldau, Pulgar ve Boey kenara alınmıştı. Spiker "oyuncu değişikliği olacak" dediğimde, yerini Mohamed'e bırakacağından emin olduğum Gomis sahada adeta hayalet gibi gezerken henüz ilk on bir seviyesinde olmadığını gösteriyordu. Feghouli'yi Barcelona maçına saklamak için Konya'ya getirmeyen Torrent muhtemelen pişmandı. İspanyol Hoca Gomis'e 73. dakika dayanabildi ve (sonunda) sahaya Mısırlı'yı soktu. Kalan yirmi dakikada birkaç küçük heyecan yaşansa da gidişat değişmedi ve üç puan Palut'un hanesine yazıldı. Azıcık derli toplu bir takım karşısında bile ezilen Galatasaray'ın, Barcelona'da tarihi bir bozguna uğramamak için hayli ekstra bir performansa ihtiyacı var. Umarım o gün şans da temsilcimizin yanında olur.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.