Nefes nefese
Aynı anda dokuz tane maçı "beinsports HD 4" kanalından ciddi ciddi takip ettim. "Konferans yayını" adı altında Erdem Bitik'in sunumu, Mustafa Doğan ve Uğur Meleke dostlarımın yorumlarıyla izledim tüm maçları.
Çok zor bir işi kotardılar; gönülden tebrik ederim.
Eminim onlar da aynı fikirdedir; çok sayıdaki maçın takibinde, bir sunucu, iki yorumcu daha stüdyoda olabilirmiş. İlk yarılar bittiğinde, Beşiktaş ve Fenerbahçe yenik Galatasaray ise iki farklı öndeydi.
Sarı kırmızılılar bir de penaltı kaçırmıştı.
Maçlar o şekilde bittiğinde Terim'in takımı genel averajla şampiyonluk iddiası taşıyacakken, ilk penaltıyı Babel net bir vuruşla gole çevirmişken, neden ikinci penaltıyı Emre Akbaba kullandı hiçbir fikrim yok. Gerçekten böyle bir anda, böyle bir maçta böyle bir gaflete nasıl düşülebilir anlamak imkansız.
Santimlerin, saliselerin, tümseklerin, çukurların, tüm faktörlerin bu kadar önemli olduğu bir anda ilk penaltıyı atan kişi neden ikinciyi kullanmaz.
Çok ama çok tuhaf.
Galatasaray, hiç de azımsanmayacak bir "şampiyonluk umudunu"son haftaya taşımayı başardı, ikincilik içinse avantajlı duruma geçti.
Hakemin penaltı kararları doğruydu.
Olası bir ikincilik sadece "Şampiyonlar ligi umudu" değil; pek çok yönetici, teknik adamlar ve bazı topçular için çok daha fazlası anlamına gelecek.
Tıpkı Fenerbahçe için de geçerli olduğu gibi. Allah futbolla ilgilenen herkese güç versin.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.