Garip derbi
- Serkan Korkmaz Yazıları
- 15 Mart 2020, 23:34:24, Güncelleme: 16 Mart 2020, 06:50:18
Derbiye dair yazmaya, Ercan Taner ustanın, "ilk isabetli şut 30. dakikada geldi" cümlesiyle başladım. Seyircisiz bir derbi ne kadar keyif verebilirdi ki zaten. Virüs kıskacındaki Avrupa'da UEFA'ya bağlı ülkelerin tüm ligleri ertelenmişken, biz de oynamasak olmaz mıydı; elbette olurdu... Bu arada; "maçları oynatma kararının toplum psikolojisine olumlu bir katkı yapacağı da düşünüldü" deniyor. Gerçi futbolun bizim toplumumuzun psikolojisine olumlu katkı yaptığı, ANCA milli takım maç kazandığında (o da her zaman değil) oluyor ya neyse... "Seyircisiz maçtan nefret ediyorum" diye düşünen, haykırmak isteyen sadece ben değilim şüphesiz. "Seyircisiz maç" yerine keşke bir imkan olsa da "SOSYAL MEDYASIZ MAÇ" izleyebilsek. Sağa sola hakaret saçan, herkesi düşman ilan eden, zevk için ya da profesyonelce(!) insanları birbirlerine düşürme uğraşındakilerin domine ettiği sosyal medyadan bahsediyorum şüphesiz.
***
Harika paylaşımlar, eşsiz etkileşimler olmuyor değil ama kocaman bir dağı eleyip birkaç gram altın bulmak kadar yorucu bu -çoğu zaman- Dün akşamki maça dönersek; biri sezona başladığı teknik direktörüyle, diğeriyse yenisiyle "sonradan açılan" iki takım karşılaştı. İki liderin ortak yönü; çalıştırdıkları kulüpler için iki efsanevi isim olmaları. Biri hocalık kariyerinin başında, diğeriyse başarının doruklarında. İlk 45 dakika, ikisinin de kaybetme korkusuna tanıklık ettik. Bir-iki küçük heyecan yükselmesi, Galatasaray'ın bi' tık üstünlüğü ile hepimiz sıkılarak izledik doğrusu. İkinci yarı müsabaka daha çok keyif verdi. Faydadan çok zararı dokunan Belhanda'yı kenara alan Terim, üstünlüğünü bir nebze daha arttırdı. Beşiktaş'sa N'koudou ile bulduğu bir pozisyon dışında sahada pek yoktu. Galatasaray Sivas'tan sonra galip gelebileceği bir maçı daha puan kaybıyla geçmesine rağmen iddiasını sürdürüyor. Eğer; Belhanda'sız ve Ömer'le oynayacaksa.