Eren, Eren, Eren
- Serkan Korkmaz Yazıları
- 07 Mart 2017, 00:50:29
Kazanılan toplar, çocukça rakibe hediye ediliyordu.
Antalya'da cezalı olan Eto'o olmayınca evsahibi takımın mecali pozisyon üretmeye yetmiyordu başlarda. Derken bir verkaçla gelen golle öne geçti Galatasaray takımı.
Sonra, Eren Derdiyok'un harika golü geldi. Sezon başından beri soruyorum;
''Eren Derdiyok niye az süre alıyor'' diye. Fizik var, hava topu var, ayak tekniği hiç fena değil… Galatasaray takımında sadece Muslera ve Eren Derdiyok'un alternatifi olmadığını düşünüyorum.
Sneijder'in ve Bruma'nın dahi alternatifi var. Bruma'nın son derece elverişli pozisyondaki arkadaşlarına pas vermek istememesi, sonuç olarak pas vermek zorunda kalıp topu kaptırması, en az yenilen goldeki fahiş Chedjou hatası kadar eleştirilmeli.
Keza; skorun 3-0 gelmesi işten bile değildi. Oyun kuramayan Galatasaray için kaptırılan her top, tehlikeye dönüşüyordu.
Nitekim bir top kaybı sonrası Galatasaray ikinci golü yedi.
Tudor'a ceza ağır oldu
Palabıyık'ın, Galatasaray Teknik Direktörü Tudor'u tribüne göndermesinin, talimatlarda bir karşılığı olsa da, bir teknik adamın bu denli basit sebeplerle cezalandırılmasını uygun bulmuyorum.
Hayatım boyunca gördüğüm, teknik direktörlerin tribüne gönderilme vakalarının çoğu için aynı şeyi söyleyebilirim.
Bu konu FIFA nezdinde gözden geçirilmeli bence. Yine de, bu duruma sebebiyet vererek takımını yalnız bırakan teknik direktör Tudor'un da çıkarması gereken bir ders var elbette.
Acaba; Hırvat hoca, saha içinde olsa Carole'un oyundan çıkması gerektiğini daha erken anlayabilir miydi?
''Keşke maç başında Linnes'i Carol'e tercih etmiş olsaydım'' diye düşünmüş müdür ayrıca?
Bruma'nın ikinci sarı kartının ağır olduğunu düşünüyorum. (yanılabilirim, sadece bir tekrar görebildim). Bu pozisyondan bağımsız söyleyeyim; ben, Palabıyık'tan umudu keseli çok oldu.
Sonuçta Galatasaray'ı kadrodaki tek gerçek golcüsü, bir son saniye golüyle galibiyete taşıdı. Şaşırdım mı; hayır.