Genç hocaların arkasında durun!
- Reha Kapsal Yazıları
- 20 Ağustos 2020, 00:01:48, Güncelleme: 20 Ağustos 2020, 06:50:08
Süper Lig'in ilk defa 21 takımla oynanacağı bir sezonda geçtiğimiz dönemlere göre en çarpıcı özelliği son yıllarda başarılarıyla Okan Buruk, Sergen Yalçın ve Erol Bulut gibi genç antrenörlerin başarılarıyla diğer meslektaşlarının önlerini açması oldu. Çoğu kulübün genç teknik adamlarla 2020-21'e başlamasının en baş sebeplerinden biriydi. İlhan Palut, Nobre, Ömer Erdoğan, Bayram Bektaş, Tamer Tuna, Çağdaş Atan şu anda çalışmayan Hüseyin Çimşir ve Hakan Kutlu gibi teknik adamların da en kısa sürede ligimizde çalışıp, olumlu yönde fark yaratacağını düşünüyorum. Tabii ki kulüpler, sonuçlar ne olursa olsun kısa vadede görev verdikleri bu hocaların yanında durmalı. Ki, orta ve uzun vadede bu genç ve dinamik teknik adamlar, başarılı olsunlar ve Türk futbolunun sahadaki oyun kalitesini artırmak için her geçen gün gelişimlerini sağlasınlar.
HERKESE GÖREV DÜŞÜYOR
Buradaki en büyük görev de başkan, yönetim ve sportif direktörlere düşmektedir. Futbol bir spor biliminden daha çok bir insan bilimidir. İnsanı yönetmek, hele ülkemizdeki futbol ikliminde oyuncu, başkan, yönetici, menajer, taraftar ve medyayla bunu çok sağlıklı bir şekilde uygulamaları gerekir. Saha içine hazırladıkları takımı fizik, teknik, taktik ve mental olarak mutlaka en üst seviyeye çekmek için çok çalışacaklardır. Futbol basit bir insan mühendisliği değildir. İçinde sosyal ve entelektüel verileri barındıran bir kültür mühendisliği inşaa etmesi gerek yeni nesil teknik adamların.
İLK ŞANS ONLARA VERİLMELİ
Çağı yakalayan, o değişime ve gelişime ayak uyduran, farklı dil, din, ırktan oyuncularla; sağlam, tutarlı, çağdaş bir futbol oynatmak için dünya görüşlerinin iyi olup, daha töleranslı davranmalılar. Farklı sosyal ve eğitim çevrelerinden gelen bu oyuncuların ve takımın performansını en üst seviyeye taşımak için bu donanıma sahip olmaları da gerekir. Bu başarılı tabloyu çıkarmak için de çok çalışıp; sağısolu bırakıp kendi işlerine odaklanmaları gerekir. Bu sezon bazı Anadolu takımlarında görev yapan teknik adamların çok yüksek maaşla çalışmayıp, kulüp başkan ve yöneticilerinin, "Biz başarılı olması için bu şansı onlara sunduk.
Gerisi onlara kalmış" mantığı çok doğru olmayabilir. Çünkü ekonomik anlamda çok yüksek maliyette olmayan teknik adamların kredisi de fazla olmaz ve kulüpte kendi gücünü sağlaması için de bunun skorlarla sağlaması gerekir. Skor kaygısıyla çalışmak da üstlerinde mutlaka olumsuz yönde baskı oluşturabilir. Bunun için de başkan ve yöneticiler, ilk şansı bu teknik adamlara Süper Lig'de vermiş olabilir, Ekonomik anlamda da çok büyük maliyetlerle imza attırmayışı olabilir.
RİSKLERİ MUTLAKA VAR AMA...
Bana göre genç teknik adamların paradan daha fazla kariyer kazanmak açısından bunu da seve seve kabul etmesi gayet doğal. Burada en önemli konu da genç teknik adamları 3-4 maç kötü gittiğinde maliyeti yüksek değil diye yollamak yerine aksine sonuna kadar başkanların ve yönetimlerin arkada durması gerekir. Bu olumlu düşünce farkını ortaya koyan kulüpler de hem Türk futboluna teknik adam yetiştirip, hem de başarılı olacaktır. Genç teknik adam getirmenin tabii ki riskleri vardır. Bu riskleri mutlaka kulüpler düşünmüştür. Burada en önemli unsur takımı teslim ettikleri teknik adamın potansiyelinin olup olmadığıdır. Yalnız skor üzerinden değil oyun ve sonuç üzerinden bu genç, ileriye dönük, heyecanlı çalışkan, modern, çağı yakalayan hocalara o zaman gösterecekleri destek onlar için çok önemlidir. Her 10 yılda bir oyuncu ve teknik adamlarda yeni nesil ve yeni yüzler ortaya çıkar. Revizyona uğrar... Bu teknik adamların en çok ihtiyaç duyduğu ve istedikleri; kulüplerin zor durumlarda onlara destek vermeleridir.