Zaman gerekli
- Reha Kapsal Yazıları
- 18 Eylül 2019, 22:57:44, Güncelleme: 19 Eylül 2019, 08:00:21
Galatasaray, ilk 10-15 dakikalık bölüme iyi başladı, topa sahip oldu ve oyunu kontrol etti. Sonraki bölümde ise hem yavaş oynamaya, hem de orta sahada basit pas hataları yapmaya başladı, ileride topu tutamadı.
Club Brugge, oyun planını kaptan Vormer'in üzerine kurmuş ve onun kullandığı toplarda etkili olmaya çalışan bir takım. Hücuma direkt çıkabilen Okereke, Diatta ve Bonaventure ile direkt G.Saray kalesine hücum denediler.
Zaman zaman da etkili oldular.
Tabii ki G.Saray'ın en büyük sıkıntısı geçen yıla göre değişen orta saha ve hücum hattı. Nzonzi, Seri ve Lemine iyi oyunu olabilirler ama birbirini tamamlayan futbolcular değil. Özellikle hücuma katkısı beklenen Seri ve Lemina, alan kat edip topu taşıyan oyuncu özelliği taşımıyor. Bu nedenle bu konuda ciddi bir sıkıntı yaşandı.
Feghouli de geçen sene bıraktığı noktanın çok uzağında. Babel iyi niyetli, takımda adam eksilten, topu öne taşıyan, tempo driplingi yapan bin oyuncu. Ama şu görülüyor ki G.Saray geçen yılki gibi orta sahada birbirini tamamlayan oyuncuları ve Onyekuru gibi savunma arkasına koşular yapan bir ismin eksikliğini hissediyor.
Bu durum ister istemez Falcao'nun oyununu etkiledi. Orta sahadan gelecek pasları ve kenar organizasyonlarından gelecek ortaları alamadı. Galatasaray'ın hücum setleri genelde sağ kenardan çizilir. Ancak hem Mariano hem de Feghouli'nin formsuzluğu bu bölgeyi olumsuz etkiledi. Dolayısıyla Falcao ceza sahasında fazla topla buluşamadı.
Maçın en başarılı ismi şüphesiz Muslera'ydı. Başlı başına bir savunma sistemi gibi yerden havadan, uçan kaçan bütün topları kurtardı.
Galatasaray, son bölümde rakibinden daha iyi oynadı. Ceza sahası dışında ve içinde oyuncuların birbiriyle uyumu istenilen seviyede olmadığı için gol üretilemedi. Dün şu görüldü ki;
Galatasaray'ın bir arada oynama pratiğine ve zamana ihtiyacı var.
Şampiyonlar Ligi'nde ilk deplasmanından 1 puanla dönmek ilerideki maçlar için moral ve motivasyon açısından çok önemliydi.
Club Brugge, oyun planını kaptan Vormer'in üzerine kurmuş ve onun kullandığı toplarda etkili olmaya çalışan bir takım. Hücuma direkt çıkabilen Okereke, Diatta ve Bonaventure ile direkt G.Saray kalesine hücum denediler.
Zaman zaman da etkili oldular.
Tabii ki G.Saray'ın en büyük sıkıntısı geçen yıla göre değişen orta saha ve hücum hattı. Nzonzi, Seri ve Lemine iyi oyunu olabilirler ama birbirini tamamlayan futbolcular değil. Özellikle hücuma katkısı beklenen Seri ve Lemina, alan kat edip topu taşıyan oyuncu özelliği taşımıyor. Bu nedenle bu konuda ciddi bir sıkıntı yaşandı.
Feghouli de geçen sene bıraktığı noktanın çok uzağında. Babel iyi niyetli, takımda adam eksilten, topu öne taşıyan, tempo driplingi yapan bin oyuncu. Ama şu görülüyor ki G.Saray geçen yılki gibi orta sahada birbirini tamamlayan oyuncuları ve Onyekuru gibi savunma arkasına koşular yapan bir ismin eksikliğini hissediyor.
Bu durum ister istemez Falcao'nun oyununu etkiledi. Orta sahadan gelecek pasları ve kenar organizasyonlarından gelecek ortaları alamadı. Galatasaray'ın hücum setleri genelde sağ kenardan çizilir. Ancak hem Mariano hem de Feghouli'nin formsuzluğu bu bölgeyi olumsuz etkiledi. Dolayısıyla Falcao ceza sahasında fazla topla buluşamadı.
Maçın en başarılı ismi şüphesiz Muslera'ydı. Başlı başına bir savunma sistemi gibi yerden havadan, uçan kaçan bütün topları kurtardı.
Galatasaray, son bölümde rakibinden daha iyi oynadı. Ceza sahası dışında ve içinde oyuncuların birbiriyle uyumu istenilen seviyede olmadığı için gol üretilemedi. Dün şu görüldü ki;
Galatasaray'ın bir arada oynama pratiğine ve zamana ihtiyacı var.
Şampiyonlar Ligi'nde ilk deplasmanından 1 puanla dönmek ilerideki maçlar için moral ve motivasyon açısından çok önemliydi.