Yarıda kalan tat!
Çalımların en kralını en kral rakibe atarken ayakları, sanki şiir yazıyor! Özel seyircilerinin olması, Beşiktaş taraftarının sevgide onu ayrı yere koyması boşuna değil!
Quaresma kıvrak, akıl almaz çalımları, topuk pasları, güçlü driplinkleri, bacak arası şovları, futbol resitaline ayrı bir güzellik katıyor.
Her güzelin mutlaka bir kusuru olur!
Quaresma'nın kusuru; olmadık yerde ve zamanda kaleye şutlar atması. Bu huyu da "bencil, takım oyunu oyuncusu değil" eleştirilerini yaptırıyor.
Oysa bu yaptığı bencillik değil, kendine olan güveninin büyüklüğüdür. Bir futbolcunun öz güven sahibi olması, kendi ve takımının başarısı için önemlidir, gereklidir.
Gerçekte bencil değil, yardımseverdi Q7.
Dünya yıldızı, fakir bir ailenin çocuğudur. Yoksulluk içinde büyümüştür. Fakir ailesinin, çocuklarını okutma gücü yoktu! Yokluk içinde büyürken; Allah'ın Q7 kuluna yardımı, ona doğuştan özel yetenekler bahşetmesi oldu. O, özel yeteneklerini iyi değerlendirince "dünya yıldızı" oldu.
Quaresma'nın insanlığı
O, yokluktan geldiği için emeğin, ekmeğin ne olduğunu, nasıl, ne çilelerle kazanıldığını çok iyi bilir. İyi bildiği için de karşısındaki emekçiye, yani meslektaşına saygı gösterir, 'insan' gibi davranır.
Ve onun için saha içerisinde rakibiyle hırlaşmaz, kavga etmez, tersine; oyun gereği sertleştiği rakibinin sırtını sıvazladığını görüyoruz! Q7'nin bilinen bir başka özelliği; arkadaşlarının da başarılı olmasını istemesi, ekmek parası kazanmasında yardımcı olmayı sevmesi. Almeida, Simao ve Fernandes'in Beşiktaş'a gelmeleri için günlerce telefonda dil döktü ve ikna etti!
Dahası; beraber büyüdüğü ve hâlâ Portekiz'de yaşayan arkadaşlarını arar, onlara yardım gönderir.
Quaresma'nın gerçek bir 'insan' olduğunu Portekizliler de biliyor, insanlığını konuşuyorlar.
Lig bitti ama Q7 tadı damaklarda kaldı.
Sevenleri, bu tadı yine almak için 7 Ağustos'u iple çekiyorlar!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.