Denizli ve Schuster!
Ne demiş Hazreti Mevlana: "Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol!" Mustafa Denizli, Hazreti Mevlana'nın bu öğüdüne uymuyor... Yani içidışı gibi değil! En gergin, en stresli durumlarda bile yüzünden gülümsemeler eksilmez. Oysa o anda içi, yanardağın içindeki lavlar gibi fokur fokur kaynıyor. Yüzündeki tebessüm yalandı. Kendince gerçek olan; içindeki yanardağ alevini, sigara ile söndürebileceği idi. Yıllarca bu alıntıyla yaşadı. Doktorlara göre tansiyon 22'ye çıkmış ve tıkanan damarlara anjiyo yapılmalıydı, yapıldı da. Ancak ameliyatla birlikte kafalarda hâlâ şu sorular takılı duruyor: 1- Tansiyonu 22'ye çıkmış Denizli, tehlikeli olduğu halde Çeşme'den İstanbul'a uçakla nasıl gidebilir? 2- Bu rahatsızlık neden Denizli'nin futbolcuların alacakları ödenmezse haziran ayında istifa edebileceği' söylentilerinden hemen sonra patlak verdi? 3- Rahatsızlık, Denizli'nin uzaklaştırılması için doğru, tek ve yeterli gerekçe miydi?
'Hücum meleği' oldu
Basını, bildiriyle yalanlamaya çalışan yönetimin bilinmesini istemediği gerçekleri en saf vatandaş bile görüyor, biliyor! Neyse... Artık Denizli yok, Schuster var. İki teknik direktörün benzer yanları "hücum futbolu" nu benimsemeleri. Alman teknik direktörün kariyeri başarılarla dolu. Real Madrid'e La Liga şampiyonluğu ve Süper Kupa'yı kazandırdı. Robinho ve Guti onun döneminde yıldız oldular. Futbolcu iken "sarı melek" lakabı takılan Schuster, teknik direktörlüğünde "hücum futbolu" nu oynattığı takımlarda "hücum meleği" diye anıldı. Beşiktaş'ta ne diye anılır bilemeyiz. Bildiğimiz şu ki; Schuster kartviziti, en ünlü yabancının transferini gerçekleştirmeye yetecektir. "Dengeyi bozar, üstelik disiplinsiz" gerekçeleriyle Denizli'nin istemediği Quaresma'nın iki ay süren nazı, Schuster'in Ümraniye'de duyulan ayak sesleriyle bitmiştir!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.