Aynılaşma sorunu...
Transfer işinin "en renklisi, en hızlısı, en hareketlisi" olmanın sonuçlarının kulüplerimizi sürüklediği yer hepimizin malumu... Ülke futboluna getirilen "yama" tedbirlerin final aşaması da yabancı sayısındaki düzenleme oldu. Yapılan uygulamada amaçlanan şeylerden birçoğuna ulaşılabildi mi, soru işaretidir.
Mesela yerli-yabancı rekabeti artacaktı, arttı mı? Mesela yerli oyuncu rakamları düşecekti, düştü mü? Ne rekabet arttı, ne de rakamlarda düşüş oldu! Yerli oyuncu çıkabildiği kadar çıkmaya devam ederken, sivrilen kim varsa yüksek bedelle hâlâ cazibe üretmeye devam etmekte...
Ne yalan söyleyeyim; iştahlı alışverişler, alışlar, satışlar haricinde hiçbir katkı gözlemlemiş değilim.
***
Trabzonspor kulübü de uzun zamandır, transfer dönemlerinin en renklisi, hızlısı, hareketlisi olma özelliğini sürdürmeye devam ediyor...
"Durulma, takviye yapma, eksikleri kapatma ve yola birkaç nokta atışı transferle devam etme" kültürü henüz oturmuş değil.
Oturacağı da yok gibi, en azından umut vadetmiyor...
Yaz-boz işine dönen geçmişin "eski oyunculardan oluşan izleme komiteleri" şimdilerin "scout ekipleri" bir türlü yaraya derman olamıyor... Ha bu durum sadece Trabzonspor özelinde bir sorun değil elbette, onu da belirtelim en baştan... Bakınız Eto'o'nun, bir transfer döneminin "en çok konuşulanı, adı birçok kulüple anılanı" olması bile başlı başına bir mesajdır...
Sadece Eto'o değil, tüm bir oyun bütün izleyici grubunun önünde cereyan ediyor.
Eli klavye tutan herkes 'scout'um' ya da 'izlemeciyim' deme hakkını pekala haklı olarak kendinde bulabiliyor.
***
Sürekli al, olmadı ucuza sat ya da kiraya ver, o da olmadı takasta kullan gibi bir takım yanlış uygulamalar ülke futbolunun en büyük yaraları şu an...
Hangi kulüp "bunlar bizde yok" diyebilir?
Hiç biri! Sistem en idealist başkan ya da yönetici profillerini dahi bir şekilde asla aynı olmasalar da "aynılaştırıyor"....
Forvet ihtiyacı-önceliği olanın karşısına milyon euro'luk stoperle çıkabiliyor yöneticiler ya da tam tersi...
Ve "bak şu başkan-yönetici bunu yapmaz" diyemiyoruz bile, örnek ya az, ya hiç düzeyine geldi de fark etmiyoruz bile...
Altyapılar üretiyor ama üst yapılar görmüyor, görmek istemiyor...
Trabzonspor özelinde "Yusuf Yazıcı ve Abdülkadir Ömür" isimleri altyapı üretiyor dedirtmez mi?
Ve bu oyuncuların Gümüşhane, Çorum maçlarında değilde Konya maçında sahada olması üst yapıda sıkıntı var dedirtmez mi? Sistem kendini güzel koruyor ve içine idealleri için giren kim varsa aynılaştırıyor...
Adına da 'endüstriyel futbol' diyorlar trafik canavarı gibi...
Biziz ama farkında değiliz...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.