Ekuban...

Demek ki bir takımın tertibi ile fazla oynamamak gerekiyormuş. Bunu geçen maçların ortada gözüken hatalarına istinaden tekraren yazdık.
Bu durumda takım birlikte oynamak alışkanlığından uzaklaşıyordu. Fakat bu maça gelince, nerede ise eski tertibin bir arada olduğunu gördük. İlk 15 dakikalık bölümde tökezleyen, ardından ilk dakikalarda gol de yiyen ama 15-20 dakika sonra toparlanan ve ekip oyununu ortaya koyan bir Trabzonspor gördük.
20'nci dakikadan sonra baskıdan ve stresten kurtulan Trabzonspor sahada rakibine karşı üstünlüğünü ortaya koydu. Bu üstünlüğü Sosa'nın kaçırdığı penaltının sendromuna rağmen devam etti.
Bu arada Abdulkadir Parmak bu karşılaşmada savunma ve ofansif görevlerini fazlası ile yerine getirirken, Sosa bu durumdan çok daha rahat bir oyun oynayabildi.
***
Abdülkadir Ömür'ün de sahada bir partnerle desteklenmesi gerekir.
Ömür, adeta Yusuf Yazıcı'nın yokluğunun noksanlığını hissediyor.
Savunma diğer maçlara göre daha derli toplu gözükürken, sol bek Novak takım içinde hücuma olan destek ilavesi ile savunmanın en faydalı adamıydı. Stoperdeki Huseyin'ler bir miktar daha birbirleri ile tesanüt içine olmaları gerekiyor.
Bu maç bize şunu gösterdi ki Ekuban bu takımın adeta gizli santraforu durumundadır. Bu özelliğini kullanarak attığı gollerle adeta Trabzonspor'u gruplara taşımış oldu. Bu arada atılan gollerde Sörloth'un sahayı ve Ekuban'ın önünü boşaltmasını gözden kaçırmamak gerekir.
Başarılı olma yolunda Avrupa kupalarında bordo-mavili ekibin epey yol aldığını söylemek yanlış olmaz. Kazanmak için sahada her türlü formülü uygulayarak başarısını perçinledi Fırtına... Bu güzel gidişat sebebi ile yönetimi antrenörü ve oyuncuları kutlamak gerekir.
Önümüzdeki 10 gün içerisinde Trabzonspor üç maç peş peşe oynayacağı için bu konuda çok dikkatli ve tedbirli olunmalı. Bu başarıya gölge düşürmemek gerek!