Mahşerin iki atlısı

Necmi Perekli
Biri Trabzonspordiğeri ise Fenerbahçe... Ligde son yılların en kaliteli ve en amansız takibi bu iki yarışçı arasında adeta nefesleri kesen bir maraton gibi sürdü. Şampiyonun şu veya bu olması herkesin kendi cihetinden ne kadar önem taşırsa da, spor ve futbol adına arada renk farkı olmadığı taktirde asla kimin ipi averajla veya göğüs farkıyla göğüslediği önemli değil. Bu maçlardaki heyecanı gördükten sonra beni en çok sevindiren çizgi, her iki takımın da başında birer Türk teknik adamın olduğunu görmektir. Bu müsabakaları izledikten sonra bugüne kadar yabancı hocaların belki hepsine değil ama birçoğuna verilen kucak dolusu paralara hayıflanmamak elde değil. Onun için "Şampiyon kim olursa olsun kazanan Türk futbolu olmuştur" dedim.

Sağolun çocuklar

Trabzonspor kalesinden savuşturduğu üç önemli tehlikeden sonra ilk yedi dakikada yakaladığı iki gol ile rahatlamışken devreyi 3-0'lık bir skorla kapatması maçın garanti belgesi manasına gelse de İstanbul'dan o anda gelen 2-0'lık skor elbet bordo-mavililerin hevesini bir nebze olsun kırmıştır. Yarış son haftaya taşınmışken Trabzon kendi sahasında kaçırdığı puanların acısını gün geçtikçe daha fazla hissetmeye başlıyor. Trabzon elbette bu kupaya yine uzanacak. Sadece Kaderin "Geç dediği" anı bekliyor sanırım. Trabzonspor'u sonuç ne olursa olsun yöneticisinden malzemecisine kadar kutluyorum. Elbette "Gönüllerin şampiyonu" tesellisini asla hazmedemem. Fakat dedik ya spor adına yapılan bir yarış profesyonel arenada da olsa kesinlikle güzel ve taktire şayandır. Sağolun çocuklar! Bize çok güzel yarış heyacanı yaşattınız ve çok şeyler de öğrettiniz bu uzun maratonda.

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.