Lefter ile kavgamız
- Necati Bilgiç Yazıları
- 04 Ocak 2011, 23:54:32
Türkiye Ligi'nden önce mahalli takımlar arasında İstanbul Şampiyonası oynanırdı.
Üç Büyükler'in yanında Vefa, Karagümrük, Beykoz gibi rakipler de mücadele ederdi.
Fenerbahçe'nin puan kaybına tahammülü olmadığı bir yılın son haftalarındaki Beykoz maçı 0-0 sona ermek üzereydi.
Kaleci Sıtkı'nın rakip takımlara fırsat vermediğini gören Lefter, adeta "Bu iş bana kaldı" dercesine devreye girdi.
Son saniyelerde, kalecisinden aldığı topla sahayı çalımlarla baştan başa geçip, rakip kalecinin uzanamayacağı köşeden topu ağlara göndererek tek başına takımını şampiyonluğa ulaştırmıştı.
Ziyarete gittiği Yunanistan'da önemli bir kriz geçirince onun parlak yılları gözümün önüne geldi. Futbolun "Ordinaryüs"ü Fenerbahçe'de tanındıktan sonra Avrupa'da da başarılı olarak uzun süren futbol hayatını noktaladı.
Birbirimize yumruk attık
Bir süre yaptığı teknik direktörlükten sonra gazetelerde eleştiriler yazıyordu. Tercüman'daki eleştirilerinde redaksiyonu genelde ben yapardım.
Unutulmaz bir dostluğumuz olmuştu.
Ama iyi dostluk kavga ile başlarmış... 1958'de Fenerbahçe ile Galatasaray arasında iki maçlık kupa finali oynanıyordu. İlk maçı 1-0 kazanan Galatasaray, rövanşta Ergun Öztuna ve Niyazi Tamakan'ın attığı gollerle Fenerbahçe'ye 3-0 yenildi ve şampiyonluğu kaybetti.
O zamanlar maçtan sonra soyunma odalarında röportajlar yapılırdı. Odaya girince, birden Lefter bana saldırıp vurmaya başladı, ben de karşılık verdim. Malzemeci araya girerek bizi ayırdı.
Meğer görev yaptığım Yeni Sabah gazetesinin "Anahtar deliği" adlı dedikodu köşesinde o gün foto muhabirimiz Mehmet Vuma'nın, "Maç gecesi Lefter, Çınar Otel'den kaçtı" diye verdiği asılsız haber çıkmıştı.
Bunu bilmediğimden ve suçum olmadığından Hakkı Devrim'le Nezihe Araz'ı aradım.
Onların yazdığı yazıdan bu başıma gelmişti.
Olay anlaşılınca özürler diledik ve o gün başlayan dostluğumuz yıllarca sürdü.