Vur fakat dinle

Fenerbahçe farklı iki galibiyetle başladığı ligin 2. yarısında üst üste beklenmeyen kötü sonuçlar alarak liderliği ezeli rakibine kaptırdı. 10 puanlık bu kayba rağmen, 3 puanını oynamadan Ankaraspor'dan alan Galatasaray'ın 5 puan gerisinde ve klasmanda 3. sırada. Yani paniğe ve Daum'a saldırmaya gerek yok. Zira, bu kayıplarda takım kötü futbol oynamıyor. Ya ferdi hatalarla yenilen goller ya da hakemlerce çalınan puanlar bunda etkili oluyordu. Gerçi devre arasında yönetim "Çok iyi bir transfer" sözü verip yerine getirmemiş, üstelik affedilmesini istediğimiz Kazım'ı da kiraya vermişti. Önemli sakatlıklar, teknik heyetin belini büktü. Eğer bunlar olmasa, bugün Fenerbahçe 5 puan önde liderdi. Ama 'skor yazarları' ve futboldan çok anlayan(!) ulemalar, sonuçları ortaya sürüp 'her şey bitmiş' gibi sarı-lacivertli takımı eleştiriyorlar. Mesela son maçı ele alalım... Beylerin çok beğendiği İstanbul Belediyespor maçı. İlkinde Bilica, İskender'i; ikincisinde yardımcı hakem, ofsaytı kaçırdı ve bu gollerle maçı kazandı. Bunlar dışında atağı bile yoktu.
Alex frikik atmasın
Buna karşılık bir golü sayılmayan Fenerbahçe'nin yediği bir ofsayt gol vardı. Ekrem atılmadı, yan baktı diye atılan Alex ise cabası. Yani sonucu hakem tayin etmişti ve maç 2-1 kaybedilince bunlar görmezden gelindi. Kaybedilen maçlarda sakat Lugano'nun yokluğu ve Bekir dururken Deniz'in oynatılması, çok sayıda gol yenmesine neden oldu. Honduras'la oynanan milli maçın Slovak hakemini herkes gördü. Bülent Yıldırım'ın Bursaspor maçında Bilica'nın nizami şekilde kestiği ve endirekt serbest vuruş verilen pozisyon gibi belki on olay yaşandı, tekine bile faul çalınmadı. Alex'in kırmızı kart gördüğü pozisyonlar için sarı kart bile çıkmadı. Daha oynanmadan Ankaraspor'dan alınacak üç puan dışında on karşılaşma var ve her şey kaybedilmiş değil. Özetle; taraftarın isteği, futbolcuların gayretiyle bu kadro zoru başarır ve herkesi utandırır. Tek şartım var; ceza sahası dışındaki serbest vuruşları Alex'e attırmayın.