'GS' kimliği kayboluyor!

Elli yıldan fazladır Galatasaray kulübünü çok yakın takip edenlerden biriyim. İnanın bana bunca yılda yönetimi, teknik kadrosu emekli başkanları, yöneticileri, futbolu bırakmışları, bırakmamışları ile taraftarlarının "Yeniçeri ocağına" çevirdiği bir Galatasaray'ı ne gördüm ne de yaşadım.
İşin kötüsü yakın zamana kadar herkesin kıskandığı ve her olayda"örnek" gösterdiği Galatasaray'da kimsenin kimseye ne saygısı kaldı ne de sevgisi.
Şu anda herkesin derdi ve hedefi Galatasaray başkanlığı. Dedikodular diz boyu. Koca koca ve de her biri büyük iş adamı olan kravatlıpapyonlu beyler, işi gücü bırakıp yıllarca yöneticilik, başkanlık peşinde koşuyorlar.
Arkadaşlar ne var bu başkanlık koltuğunda?
Lütfen biri bana bunu anlatsın.
Başkan olan o koltuktan servet sahibi mi oluyor? Han, apartman, villalar mı alıyor?
Oturdukları koltuğa sanki yapışıyorlar.
Onları oradan kimse kaldıramıyor.
Herkes birilerini kullanıyor. Geceler tertipliyor. "Metin Oktay" gecesi diyorlar, arkasından yönetime çatıyorlar ve de "bırak git" diyorlar.
Rahmetli Özhan Canaydın'ı anma gecesi yapıyorlar, onlar da Polat ve Sezgin'e en ağır laflarla mesaj verip istifaya davet ediyorlar.
Ne kadar acıdır ki Canaydın gecesine katılanların en az yarısı, rahmetli sağ iken, onun aleyhinde neler söylüyorlardı neler!
Evet, Galatasaray bugün gerçekten kötü günler yaşıyor. Puan cetveli bunun en güzel şahididir.

Kulübü 5 kuruşa muhtaç ettiler
Eski başkanı, yöneticisi ve futbolcusu yardım etmekten bile bile kaçıyorlar.
Bu böyle mi gidecek? Elbette "hayır" yıllar geçecek Adnan'lar gidecek, Hasan'lar, Hüseyin'ler gelecek.
Genel kurula 1.5 yıl var. Belirli isimler Alp Yalman'dan başkanlığı "borçsuz" teslim alanlar Galatasaray'ı beş kuruşa muhtaç ettiler.
Sayın Faruk Süren ve etrafındakiler, genel kurula 1.5 yıl kala gene iktidar peşindeler.
Ortada iki buçuk başkan adayı var. Adnan Öztürk, Adnan Helvacı ile yarım aday Ali Dürüst.
Galatasaray'a hizmetleri olmayan Öztürk ve Helvacı'nın bu yolda hiç şansları yok. Ali Dürüst neden yarım aday biliyor musunuz?
Bana "Görev başında yönetim varken, asla adaylığımı açıklamam" demişti. Ama onu kurtlar sofrasında bir programda gördüm.
Doğrusu şaşırdım. Daha tutarlı, daha kararlı olmalıydı. Ya da o programa çıkmamalıydı.
Belli ki arkadaşlarının baskısı ile kamera karşısına çıkmış.
Uzatmayalım, Polat yönetimini istifaya çağıranların yapacağı tek şey "imza toplayıp" genel kurula gitmek. Bu onların doğal hakkıdır.
Ama burada da bir soru işareti var.
Acaba imza toplayanların adaylarına genel kurul üyeleri güvenip imza verecek mi? İşte bu sorunun cevabı belli değil.