9.9 şiddetinde
_Türkiye, Futbolda şike iddialarıyla çalkalanıyor. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım başta olmak üzere 50'ye yakın kişi gözaltında. Operasyonla ilgili neler düşünüyorsunuz?
Çok şey düşünüyorum, düşünmememin imkanı yok çünkü... Şu anda Türkiye'nin gündemine bomba gibi düştü. Bir yandan seçim sonuçları, daha sımsıcak... Bir yandan meclis başkanı seçimleri... Bir yandan CHP'nin ve BDP'nin boykotları ile siyaset dünyası alev alev yanarken, zaten 'Ergenekon' olduğu iddia edilen dava ve gelişmeler gündemde bir numarayı işgal ederken, birden bire bunların hepsi unutuldu, bütün bir pazar günü, bütün Türkiye, sabahtan akşama, bu 9.9 şiddetindeki depremi konuşmaya başladı.
Türkiye'de yaşayıp, olayların içinde olup da bunlar hakkında bir düşünceye sahip olmamak mümkün değil.
Pazar günü sabahtan akşama kadar telefonum çaldı.
Hiç kimseye bu konuyla ilgili herhangi bir yorum yapmadım, düşüncemi açıklamadım. Sabah'taki köşemde de bu olayla ilgili tek satır yok.
Çünkü hukuk inancım şu: Bir olay yargıya yansıdı ise o dava sonuçlanana kadar yapacağımız her konuşma yargıyı etkileyebilir.
Bu da hukukun temel ilkesine aykırı...
Ayrıca yıllardan beri inandığım bir kural vardır; suçluluğu ispatlanana kadar herkes masumdur.
BALBAY'A İTİRAZ EDİYORUM
Bu iki ilkeye inandığın zaman dava sonuçlanmasını beklemek gerekiyor. Usul üzerine konuşabiliriz.
Mesela Mustafa Balbay'ın iki yıldır tutuklu kalmasına hep itiraz ediyorum. Ama davayla ilgili tek kelime yazmıyorum. Çünkü o devam eden bir dava...
Ben, "Tutuklu olmadan da bu davayı sürdürebilirsiniz" diyorum. Ben, Mustafa Balbay'ın tutukluluk yüzünden, meclise gönderilmemesine itiraz ediyorum. Davanın özüne bir şey dediğim yok.
Bu konuda da birçok şey tartışılabilir. 'Pazar günü mü yapılmalıydı, başka zaman olabilir miydi?' diye tartışılmakta... Burada önemli olan konu şu; anladığım kadarıyla bu soruşturma 6 ay önce başlamış ve işin başında özel görevli bir savcı... Ergenekon olduğu iddia edilen davanın savcısı gibi ve de bu savcının direktifleriyle hareket eden İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürlüğü... Bu şu demektir; olaydan en az 20 kişi haberdar...
Oysa pazar sabahına kadar, hiç kimse, hiçbir şeyden haberdar olmadı, şüphelenmedi. Böyle bir operasyonun, bu kadar gizli yönetilmesi, her şeyin delik deşik olduğu Türkiye'de çok önemli...
Polisin ve savcılığın en gizli raporlarının fotokopilerini görüyorsun internette... En gizli kayıtları dinliyorsun internette... Gizli kalmamış, delik deşik olmuş, eleğe dönmüş bir devlette bu operasyonun 6 ay gibi bir süre içinde hiçbir ses çıkarmadan sürdürülmesi bence bir adli başarı...
Pazar sabahı olması normal... Çünkü pazar sabahı herkes evinde ise evinde, tatilde ise tatilde olur. Bir iş günü hele de İstanbul'un trafiğinde sabah 7'sinde pek çok insanın nerede olduğunu bilmene imkan yok. Eğer uzaydan GPRS ile izlemiyorsan... Ondan ötesini bekleyeceğiz...
Şu anda olayların ne olduğu henüz bilinmiyor. Tutuklanan kişilerin kimler olduğu tam olarak bilinmiyor henüz... Hiçbir şey bilinmezken, ortada hiçbir kanıt yokken, 'o olursa, bu olursa, öteki olursa' diye yorum yapmak yanlış olur.
MÜFTERİ OLMANIN ÖTESİNDE
_Operasyon ilginç bir döneme denk geldi. Geçen hafta Yıldırım'ın, "Denizlispor maçında şike var.
Araştırılsın" dediği ileri sürülmüştü ve kısa bir süre sonra Yıldırım gözaltına alındı. Bu rastlantı için neler söyleyeceksiniz?
Aziz Yıldırım'ın o konuşması bir dost sohbetinde... "Şike var, açıklanmalı" falan demiyor. Dost sohbetinde, "Denizlispor-Fenerbahçe maçında şike var. Bende de bunu kanıtlayacak kanıtlar var" demiş.
Bunu Vatan gazetesi yazdı. Aziz Yıldırım tekzip etti. "Böyle bir konuşma olmadı, yalandır" diye... Ama o masada oturan bir başka gazeteci Hasan Cemal, "Yalan söyleyen Aziz Yıldırım'dır. Aziz Bey bunları söyledi" dedi. Onun üzerine de Denizlispor'un o zamanki başkanı Ali İpek de "Aziz Yıldırım, elindeki delilleri göstermez ve iddia ettiği şikeyi kanıtlamazsa müfteridir" dedi.
O olay öyle bitti.
Şimdi tabii müfteri olmanın ötesinde bir durum var.
_Yıldırım'ın, 'Örgüt lideri' olmakla suçlanmasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz? Olay bu kadar büyük mü? Suçlamalarla ilgili konuşmam.
CEZALAR YÜZDE 50 ARTIYOR
_Karabük'ten Fenerbahçe'ye transfer olan Emenike ve Sezer de yine gözaltında olan isimler...
Ben bunları yazdım da... Emenike'nin Fenerbahçe'ye karşı oynamamasını en azından fair-play'e aykırı olduğunu da yazdım. Emenike'nin böyle bir dedikodudan sonra Fenerbahçe'ye transfer edilmesinin de fair-play'e uygun olmadığını yazdım.
Olayı bir futbol dünyasının anlayışı içinde, fair-play olarak düşünmek başka... Şimdi ortada adli bir soruşturma var.
Bu adli soruşturma "Efendim, gel ifade ver, git" falan değil.
5 seneden, 12 seneye kadar hapis cezası var. Eğer kulüp başkanı ve yöneticisiysen yüzde 50 artıyor ve 8 seneden 18 seneye kadar hapis cezası var, dava başına.
Şimdi 20 tane maç var, bu 20 maçtan kaç tanesinde Fenerbahçe var, kaç tanesinde Aziz Yıldırım var. Bunları düşündüğün zaman o hapis süresi nerelere varır.
Böyle bir mahkeme ortamında, ortada herhangi bir kanıt yokken konuşmak bana göre yanlış. Konuşana bir şey demem ama ben konuşmam.
KİMSE KİMSEYİ KUTLAMAZ
_Bütün sezon boyunca soruşturma kapsamına alınan maçlarla ilgili birçok yorum yapıldı. Bu iddialar genelde spekülasyon olarak kalırdı.
Türkiye'de konuşulmayan sezon yok. "Şu sene falanca takım şampiyon oldu ve öbür kulüpler, 'Bunlar hakkıyla şampiyon oldu" deyip kutladı" diyebileceğin bir sene bana göster.
Bunlar her zaman konuşulur, bazen ciddiye alınır, bazen alınmaz, gülünür geçilir. Ama bu defa iş değişik...
_Bu defa soruşturmaya vardı iş.
İşte o zaman da susulur.
_14 Nisan'da çıkan Sporda Şiddet Yasası'nın çıkmasının bu soruşturmadaki etkisi ne kadardır? Soruşturma başladığında Sporda Şiddet Yasası değişmemişti.
Yeni yasanın eskiden farkı ceza-i hükümlerde hapis cezasını getirmesidir.
* * *
BOMBAYI KUCAĞINDA BULDU
Özgener' in görevi bırakmış olması da en büyük talihlerinden bir tanesi... Aydınlar bombayı kucağında buldu
_Öteki taraftan şike soruşturması İtalya'da Juventus'un küme düşürülmesine varan operasyona da benzetiliyor. İki operasyon arasında bir bağlantı var mı? Türkiye'de bu tür cezalar verilebilir mi?
Bunların hepsi şarta bağlı konuşmalar. Evvela bir ne olup bittiğini anlayalım. Yargı kararını versin ondan sonra konuşulur bunlar.
Senin söylediğin bu kararlar yargının kararları değil, bunlar federasyonun alacağı kararlar. Yargı tutukladıklarından bir kısmını mahkum edebilir ve orada biter yargının işi. Bu mahkumiyetlere paralel futbola yönelik kararlar almak; küme düşürmek, puan cezası, şunu bunu yapmak Futbol Federasyonu'nun işi.
Futbol Federasyonu'nun böyle bir dava varken, o davayı beklemedenkarar alması söz konusu olamaz. Evvela bu dava bitecek, ondan sonra federasyonun ne karar almasını tartışacağız. Ya beraatla biterse federasyon ne karar alabilir?
AİLEVİ NEDENLERLE BIRAKTI
_Bu noktadan sonra federasyonun nasıl bir yapılanma içinde olması gerekiyor?
Federasyon'da bir komisyon kurmuşlar ama ne yaparlarsa yapsınlar o komisyon bu davaya paralel çalışacak.
_Mahmut Özgener'in böyle bir olaydan kısa bir süre önce görevi bırakması bir rastlantı mı?
Dilin kemiği de yok, düşüncenin kemiği de yok. Herkes her şeyi söyleyecektir ama Mahmut'un yakın bir arkadaşı olarak onun birinci sebebinin 'ailevi' olduğunu ben biliyorum.
Bırakmış olması da onun en büyük talihlerinden bir tanesi!.. Mehmet Ali Aydınlar bombayı kucağında buldu birdenbire. Bu bomba Mahmut'un kucağında olacaktı şimdi...
* * *
MEYDAN BOŞ DEĞİL ARTIK
Herkes temiz çıksa dahi bundan sonra herhangi bir kulüp yöneticisi şike ya da teşvik olayına karışabilir mi?
_Bu olay için 'Türk futbolu için bir milattır' denilebilir mi?
Usul olarak konuşursak eğer... Şimdi diyelim ki; herkes temize çıktı, beraat etti ve bu dosya açıldığı gibi kapandı. Olabilecek en olumlu sonuç bu değil mi? Herkesin temiz çıkmasına rağmen siz bir kulüp yöneticisi olsanız bundan sonra herhangi bir şike ya da teşvik primi olayına teşebbüs edebilir misiniz?
6 aylık bir izlemenin yapılması bile geleceğin Türkiye'deki kulüp yöneticilerine, futbolcularına, menajerlerine yani futbol piyasasındaki herkese 'Arkadaş kendine gel, artık meydan boş değil. Temiz olmazsan, ben senin kapındayım' demiştir.
BU DEFA SAVCILARDA
_"Daha öncekilerden bir sonuç çıkmadı, bundan da bir sonuç çıkmaz" gibi bir algı da var. Diğerlerinden farklı bir sonucu olabilir mi?
Daha evvelkileri mahkemeler, savcılar ve polisler yapmadı. Bir federasyondaki hepsi kulüplerden gelmiş birtakım adamları etkilemek başka şey, yargıyı etkilemek başka bir şey.
_Başka gözaltı bekliyor musunuz?
Dün (Önceki gün) Sabri Urgan dedi ki televizyonda, "Çok emin bir kaynaktan aldım; tutuklananlar arasında üç federasyon görevlisi var. Bunların üçü de hakem atamalarında görev alan kişiler."
Herkesi açıklayan polis, federasyondan içeri aldıklarını niye açıklamıyor?
Onları açıklarsa acaba daha dallanıp budaklanacak mı iş, onun için şimdilik gizli tutmayı mı düşünüyor? Bilemiyoruz.
KAYNAĞI DA AÇIKLAMALI
Onun için bir şeyi bilmeden konuştuğun her şey spekülasyon. Ben isterdim ki Sabri kardeşim "Emin kaynaktan aldım" diyorsa eğer o isimleri de açıklasın, emin kaynağını da açıklasın.
Emin kaynak kimdir; Savcı, İstanbul Valisi, İstanbul Emniyet Müdürü...
Başka emin kaynak kim; olayı bu üçünden başka fiilen bilen yok.
Öbürleri parça parça biliyorlar sadece.
Yani Aziz Yıldırım'ı almaya giden Aziz Yıldırım'ı aldığını biliyor. İlhan Ekşioğlu'nu almaya giden İlhan Ekşioğlu'nu aldığını biliyor, ötekileri bilmiyor. Totali bilen 3 kişi var.
Savcı, Vali, Emniyet Müdürü. Emin kaynak hangisi o zaman? Bunlardan biri. Ama işte böyle konuştuğun zaman çek çekebildiğin kadar.
Onun için böyle zamanlarda insanların çok dikkatli konuşması lazım.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.