Hıncal Uluç

Hıncal Uluç

22 Haziran 2011 | Çarşamba

Başbakan çözdü

_Ferasyon seçimleri için geri sayım sürerken, Aydınlar ismi üzerinde uzlaşılmış görünüyor.
Atalay'ın ardından Göksel Gümüşdağ'ın da yarıştan çekilmesini neye bağlıyorsunuz?
Bence uzlaşmayı Başbakan sağladı. Başbakan, 'Mehmet Ali Aydınlar olsun' demedi. Başbakan, Gümüşdağ'ın olmasına karşı çıktı. Çünkü Gümüşdağ, istediği kadar "Ben tarafsızım; üstelik Galatasaray Kongre Üyesiyim" desin. Ne derse desin... Gümüşdağ'ın adına iki isim bağlandı. Biri Başbakan, hısımlık bağları var. İkincisi; Aziz Yıldırım...
Aziz Yıldırım, Fenerbahçe Başkanı, Başbakan da Fenerbahçeli...
Başbakan gördü ki Gümüşdağ, Federasyon Başkanı olursa, her başı ağrıyan Başbakan'a şikayet edecek. İster mi adam durduk yerde hiç alakasının olmadığı bir konuda başı ağrısın!.. Adam diyor ki "Ben Kasımpaşalı'yım, Kasımpaşa küme düştü. Ben Rizeli'yim, Rize'nin durumu ortada!" Adam o kadar uzak. Ama sokacaklar.
Dedi ki Gümüşdağ'a 'Uzak dur.' Gümüşdağ uzak durunca, Mehmet Ali Aydınlar tek kaldı. Mesele bundan ibaret...

G.SARAY AYNI YANLIŞI YAPTI

Aynı dezavantaj Mehmet Atalay'ın adaylığında da vardı. Mehmet Atalay, çok iyi bir federasyon başkanı olabilirdi fakat Mehmet Atalay, İstanbul Belediye Başkanlığından bu yana Recep Tayyip Erdoğan'ın ekibinden...
Ve de AKP iktidarının ilk Gençlik ve Spor Genel Müdürü... Onu da rahatlıkla Başbakan'a bağlayabilirlerdi...
Futbol çok belalı bir iş... Herkes herkes için her şeyi söyleyebilir. Kaybeden hiç kimse 'Kabahatli benim' demiyor! Birini buluyor.
Şimdi hedefe durduk yerde Başbakan'ı koyacaklar.
Onun için Başbakan, şiddetle adı kendisiyle bağdaştırılmayacak birini istiyor.

_Bu durum en çok Yıldırım'ı olumsuz etkilemiş gibi görünüyor! Aydınlar ile yaptığı toplantıda, Gümüşdağ'a 'Destek sözü' verdiğini, 'Geri adım atamayacağını' söylemişti ama artık Gümüşdağ ortada yok. En azından aday olarak...
Çook... Aziz Yıldırım kendi ağzıyla tuzağa düştü.
Mehmet Ali Aydınlar'ın, adı ortaya atılır atılmaz, "Bu hareket bana karşı" dedi. Fenerbahçeliliği herkes tarafından bilinen bir isim ve Fenerbahçe kız voleybol takımının da sponsoru... O takımı da Dünya Şampiyonu yapmış bir sponsor üstelik... Bu kadar iyi bir Fenerbahçeli, federasyon başkanlığına aday oluyor, Fenerbahçe Başkanı, "Bu hareket bana karşı" diyor.
Aynı yanlışları, Galatasaray defalarca basketbolda yaptı.
Şimdi acısını çekiyor.

SPORU FAŞOLAR YÖNETİYOR
_
Aydınlar, Gümüşdağ ile yaptığı görüşmenin ardından, seçime tek adayla gidilmesinin büyük şans olduğunu söyleyerek, "İki adaylı seçim Türk futbolunu kaosa sürükleyebilirdi" dedi. Bu görüşe katılıyor musunuz!
Seçime 15 parti girdi, Türkiye kaosa mı girdi? Bunlar nasıl demokrat kafalar! Ben bunu anlamıyorum. Aydınlar söyleyebilir ama Türk medyasının önde gelen kalemlerinin de 'Bu ne faşist bir düşünce Sayın Aydınlar!' diye iki satır yazmaları lazım.
Bir yerde seçim varsa; ne demek "Tek adayla girelim!" Altın tabağa koysunlar, federasyon başkanlığını versinler! O zaman niye genel kurul toplanıyor, niye seçim yapılıyor, niye 'Federasyonun özerkliği' diye yasalar çıkarılıyor, kanunlar yapılıyor? Böyle bir şey olur mu?
Ekibini yapacaksın, seçime gireceksin, herkes gibi mücadeleni yapacaksın; kazanırsan kazanırsın, kazanmazsan kazanmazsın...
Demek ki Mehmet Ali Aydınlar sittinsene Fenerbahçe'ye başkan adayı olamayacak. Aziz Yıldırım adaylıktan hiçbir zaman vazgeçmeyeceğine göre; Aydınlar da 'tek aday çıksın' kafasında olduğu için; öyle oturup bekleyecek. 'Aziz Yıldırım'a vahiy gelse de vazgeçse adaylıktan!..' O zaman da başka aday çıkmayacak. Böyle bir şey olmaz.
Türk medyası da buna meyilli...
Bu ilk defa söylenmiyor.
Ben 50 senedir gazetecilik yapıyorum.
Nerede seçim olsa, 'Tek aday olsun' deniyor. Galatasaray'da seçim var; 'Tek aday olsun.' Fenerbahçe'de seçim var; 'Tek aday olsun.' Federasyonda seçim var; 'Tek aday olsun.' Niye tek aday olsun? Bu kadar demokrasiye inanmayan, bu kadar demokrasi karşıtı, bu kadar faşist kafalı insanlar olur mu?
Gazetelerin birinci sayfaları demokrasiye methiyeler düzüyor, spor sayfalarını faşolar yönetiyor!..
Bir de yazı okudun mu: 'Mehmet Ali Aydınlar; ne demek tek aday' diye soran!.. 15 partiyle girdik seçime, demokrasi de bu!..

İLK İŞİ KARTLARI AYIRMAK
_
UEFA, bundan böyle ceza sınırında bulunan ve bilerek sarı kart gören oyunculara 2 maç ceza verilmesi kararı aldı. Bu konu geçen sezon, oyuncuların anlaşmalı olarak gördüğü kartların ardından çok tartışılmıştı.
Allah'a şükür. Bilerek sarı kart görerek bir ceza alıyor, ondan kurtulamazsın hazır olmak istediğin maç için de cezalı olacaksın.
Biz de iki şey daha yapılmalı; yeni federasyon geldiği zaman ilk madde bunu ele almalı; Türkiye Kupası ile Türkiye Ligi'nin kartları da ayrılmalı.
Türkiye'de aptal bir sistem var: Ligde kırmızı kart görürsen kupada geçerli, ligde dördüncü sarı karttan cezalı duruma düşürsen kupada geçerli değil. O öbür lig maçında geçerli. Böyle bir şey olur mu ya!..
Sen dördüncü sarı kartı görüyorsun haftaya Fenerbahçe maçın var. Fenerbahçe maçında oynayamayacaksın.
Ama arada bir tane dandik kupa maçı var. Hemen ikinci sarıyı görüp o dördüncü sarıyı kırmızıya çevirtiyorsun. Kırmızıya çevrildiği anda kupada geçerli oluyor. Çarşamba günü dandikspor ile kupa maçında oynamıyorsun. Pazar günü Fenerbahçe'ye karşı sahaya çıkıyorsun.
Bu cezalar kırmızı kart nasıl kendi kategorisinde ise sarı kart da kendi kategorisinde geçerli olmalı. Kupada görülen kart kupada geçer, ligde görülen kart ligde geçer.

ADNAN SEZGİN İYİ BİLİYOR
_Fenerbahçe, Manisaspor'un yetenekli futbolcusu Sezer Öztürk ile büyük oranda anlaştı. Sezer, Fenerbahçe'de başarılı olabilir mi?
Sezer çok iyi bir transfer olur. Sezer'i ilk keşfedenlerden bir tanesi ağabeyimdir. "Hıncal, Adnan'a ulaşamıyorum" diye telefon etti bana...
O zaman "Sezer diye bir adam var.
Harika bir adam. Kimsenin de haberi yok. Üç otuz paraya alırlar" dedi. Adnan'a söyledim. Adnan Sezgin kardeşim, "Yaramaz. Biz onu izledik" demiş! Çok iyi biliyor ya Adnan Sezgin!..

* * *
O PARAYA TENEZZÜL ETMEZ
Kim İbrahim Yazıcı'ya akıl vermişse, Bursaspor'un menfaatlerini korumak için böyle yöntemler bulmuşlar

_Bursaspor kulübünün gelirlerini 'şahsi hesabına geçirmekle' suçlanan başkan İbrahim Yazıcı'nın tutuklanmasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Bu Türkiye'de oluyor. Rahmetli Necmettin Erbakan'ın da başına bu geldi. Erbakan, ikide bir partisi kapatılan bir adam... Ülkede yasalara göre her parti kapatılışında partinin bütün mal varlığı hazineye intikal ediyor. Ben sıfırlıyorum, yeni bir parti kuruyorum, yeniden bir şeyler elde ediyorum, o partiyi yaşatacak 3-5 kuruş... O parti kapatılıyor, kasasındakiler hazineye intikal ediyor. Yine sıfırdan başlıyorsun. Erbakan sıfırdan başlamamak için parti kapatılırsa 'hazineye intikal edecek bir şey olmasın' diye bunları kendi üzerine aldı. Parti kapandı, partinin malları defter, kitap hazineye intikal etti ama esas parası Erbakan'ın bankasında yattığı için o para ile yeni bir parti kuruldu. Bu yüzden Erbakan'a 'Hırsız' dediler. Yaptığı doğru veya yanlış; o tartışılır.

SICAK PARA GEREKİYOR
Şimdi Bursaspor'un bir sürü borcu var, sürekli hacizler geliyor, borçlular geliyor. Transfer sezonundayız, sıcak paraya ihtiyaç var. Şimdi kafasından bir şey buluyor, 'Bu parayı Bursa'nın hesabında tutarsak, haczedilmez. Gayrimenkullere temlik koydurursak, onların da icra yoluyla satışını önleriz. Alacaklı olan çırpınsın. Ama Bursa'yı kurtaralım.' Ortadaki kanunsuzluk, ortadaki gayri kanunu işler. Demiyorum; bunlar yasaldır, kanunidir. İbrahim Yazıcı'nın kişisel menfaatine değil. Kim ona akıl vermişse, Bursaspor'un menfaatlerini korumak için böyle yöntemler bulmuşlar. Çünkü İbrahim Yazıcı, o paraya tenezzül edecek adam değil...

* * *
BEYOĞLU HEP DOLU
Ronaldo, İnönü Stadı'na getirilseydi ve kapıda bilet kesilseydi, o zaman ben görürdüm kaç kişi geleceğini!

_Bir popstar olmamasına rağmen Ronaldo, Türkiye'ye gelişi büyük yankı uyandırdı. Beyoğlu, Taksim doldu taştı. Uzun kuyruklar oluştu. Bu müthiş ilgiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
İki şey var; 1- Taksim zaten dolu.
Ben 20 seneden beri hatta 25 seneden beri Ortaköy'de oturuyorum.
20 sene evvel Ortaköy'de günde 2 tane resim ya çektirirdim ya çektirmezdim. Neden?
Çünkü fotoğraf makinesi sayısı ülkede çok az. Bir de makinenin içinde film var, o da sayılı. Şimdi öyle değil. Digital fotoğraf makineleri, telefonlar sayısız. Şarjı bitmedikçe kullanılabilir.
Oradan geçerken 'Bir tane bulunsun' diye çekiliyor. Şimdi günde 50 tane resim çektiriyorum.
Bu benim 20 yıl öncesine göre daha popüler olduğumu göstermiyor. Ortaköy şimdi daha kalabalık ve herkesin elinde bir makine...
Akşam evine gidince silebilir 'Ben bu resmi niye çekmişim?' diyebilir.
Şimdi sen zaten Taksim'de dolaşıyorsun.
Dünyanın en ünlü üç futbolcusundan birisi orada...
Beşiktaş stadyumuna getirilseydi ve kapıda bilet kesilseydi; görürdüm ben o zaman Ronaldo için kaç kişinin geleceğini!..

BİR JÜBİLE BİLE YAPMADILAR
_'Niye Ronaldo gibi bir yıldızımız yok?' sorusunu sormak da gerekir mi? Kitleleri peşinden sürükleyecek bir yıldız futbolcumuz yok. Son olarak Arda'yı sıkça konuştuk ama o da belli bir noktaya kadar gelebildi.
Biz küstürdük. Ronaldo'nun bugün dünyadaki şöhreti ne ise 2002 yılında Hakan Şükür'ün ve Hasan Şaş'ın şöhreti oydu. Ben canlı şahidiyim. Ben o sıra da dünyayı geziyordum çünkü...
Ne yaptık biz Hasan Şaş'ı; kovduk. Bunları bitiren de kendi kulüpleri. Hakan Şükür'ü, Hasan Şaş'ı, Arda'yı bitiren Fenerbahçe, Beşiktaş falan değil. Üçünü de bitiren Galatasaray.
Türkiye tarihinde ilk defa bir kulüp Avrupa şampiyonu oluyor ve Real Madrid'i yenip Süper Kupa alıyor.
Sen o takıma jest yapmıyorsun ya! O takımın yedeklerine varıncaya kadar her şeyi yapacaksın. Hagi'ye jübile yapmadılar.
Kaptan Bülent Korkmaz'a jübile yapmadılar.
Popescu'ya jübile yapmadılar. Çok mu zor bunlar? Üstelik para kazandırır. O Allah'ın unuttuğu Olimpiyat Stadı'nda, Hagi'ye jübile yapsaydı o stat dolardı. Şimdi kim özenecek, kime özenecek? Hagi'nin yüzüne bakmayan Galatasaray'da iyi top oynasan ne olacak; oynamasan ne olacak?

ALTYAPILARI ÖLDÜRDÜK
_Türk oyuncularda yetenek açısından bir eksiklik görüyor musunuz? Sonuçta Ronaldo ve Messi'yi düşünürsek, 'fark yarattıklarını' söyleyebiliriz...
Altyapıları öldürdük. Çünkü bu ucuz 5 bin liraya, 10 bin liraya dışarıda ucuz Brezilyalılar varken kimse altyapıya para harcamıyor.
En iyi altyapı Galatasaray'daydı. Galatasaray da altyapıdan vazgeçti.
Arda'nın oynadığı altyapı takımının her biri yıldızdı. Ben onları seyretmeye Florya'ya giderdim.
Yok ettiler. Arda'yı da yok ediyorduk da Adnan Polat, Gerets'in bütün inadına rağmen "Ben alırım. Sen ister oynat, ister oynatma" diyerek Manisaspor'dan geri aldı Arda'yı.
Yoksa Arda da bitmişti.
Güya Adnan Polat, 'İyi bir altyapı oluşturayım' dedi ve Tugay'ı başına getirdi. İlk antrenör krizinde 'Hadi Tugay, A takıma!' Altyapı olmayınca yetişmez.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor