Her şey Fener'in lehine
Ligin zirvesindeki çetin yarış devam ediyor. Trabzon Beşiktaş'ı, Fenerbahçe Gençlerbirliği'ni mağlup ederek yoluna devam etti. Ama maçlardan çok hakemlerin verdikleri kararlar öne çıktı. Siz iki karşılaşma ve hakemlerin verdikleri kararlarla ilgili neler söyleyeceksiniz?
İki maça bütün olarak baktığın zaman Fenerbahçe'nin niçin şampiyon olacağını açık bir şekilde görüyorsun.
Tablo çok net. Her şey Fenerbahçe'nin lehine... Her şey...
Bu her şeyin içinde sahanın içindeki unsurlar daha fazla...
Yayıncı kuruluştan başlayarak... Fenerbahçe televizyonu gibi Lig TV'nin naklen yayın anlatıcıları ve yorumcuları... Lig TV bunlarda ısrar ediyor!
Maçın yönetmeni; çizgi çekerek, Fenerbahçe'nin birinci golündeki ofsayt pozisyonunu kabak gibi ortaya koydu. Kıl payı değil, açık bir şekilde ofsayt. Buna rağmen ne anlatıcıdan, ne yorumcudan ofsaytın 'o'sunu duymadım. Buna karşılık şüpheli bütün pozisyonlarda Fenerbahçe'nin penaltı beklentisi vardı. Böyle bir beyin maç anlatır ve yorumlar mı? Meydanda, belgelenmiş ofsaytı gösteriyor ekran, ağzını açmıyor, Fenerli adam yere düştüğünde, penaltı beklentilerini anlatıyor!
İnsanı maç seyretmekten nefret ettirecek hale getiriyor.
Bu ne zamandır böyle devam ediyor... Medyanın Fenerbahçeli oluşu yetmiyor, bir de şimdi yayıncı kuruluş, Fenerbahçe özel televizyonu gibi...
OFSAYTI YANKAYA GÖREBİLİRDİ
İki maçın hakemine bak... Beşiktaş-Trabzon maçında çıkan sarı kartlara bak, ikinci sarıdan kırmızıya dönüşenlere bak, hiçbirine itirazım yok. Doğru kartlar... Ama aynı kartlar niye Fenerbahçe maçlarında çıkmıyor.
Fenerbahçe'ye karşı bu kadar kart cimrisi olan hakemler, Trabzon, Beşiktaş ve Bursaspor'a, yani Fenerbahçe'nin potansiyel rakibi kim varsa ona kolayca kartları çıkarıyorlar. Kimse de itiraz edemiyor. Çünkü bunlar akıllı hakemler, çünkü bunlar bilinçli hakemler!..
Bilinçli hakem, çaldığı ve gösterdiği kartta hata yapmaz.
Bunun hesabını veremez çünkü... Çalmaz ve göstermezse 'Efendim, görmemiş, atlamış' denilir. Lugano kabak gibi ofsayttan gol atıyor. Yan hakemin bayrak kaldırmasına gerek yok, orta hakemin bile görebileceği net bir ofsayt.
Arkadan penaltı... Maçın hakemi Özgür Yankaya'ya soruyorum; Serdar'ın hareketine penaltı çaldın. Sen olsaydın ne yapardın o pozisyonda? Penaltıyı Özgür Yankaya'nın kafasına göre önleyecek bir tek şey var; kaptan Kirk'in "Işınla Spock" diye emir vermesi... Serdar'ı oradan birisi ışınlarsa ancak o zaman çarpışma önlenir. Ya da Serdar'a diyeceksin ki "Adam üzerine geliyorsa sen sakın golü kurtarmaya kalkma... Ortadan kaybol."
Hele rakip Fener'se hiç şansın yok. Bırak atsın... Hiç olmazsa kart görmezsin... Bu penaltının izahı yok...
ASLINDA ZARAR VERİYORLAR -
Baros'un pozisyonuna benzettim ben... Deumi, Baros'u yerden kesti ama hakem geçerli saymadı.
O da değil... Bunlar 3B... Baros, Batuhan ve Burak...
Bunlar gol atmaya değil, penaltı alıp, rakibi oyundan attırmaya çalışıyor. Ben böyle adamları sevmem...
Bunlar Türk futbolunun yüzkarası... "3B" diyorum bunlara... Baros, Batuhan ve Burak'a penaltı çalmayan hakem de haklı... Ben hakem olsam bunların hiçbirine penaltı çalmam. Çünkü yüzde 50 ihtimalle bu beni kandırmıştır. Niye kandırılmış duruma düşeyim! 'Penaltı vermeyen hakem durumuna düşmeyi' tercih ederim. Böyle birisi tarafından kandırılmış olmaktansa...
Bunlar aslında takımlarına zarar veriyorlar. Hakem, bunlar düştüğünde penaltıyı çalamıyor. 'Yine kendi attı mı acaba!' diye...
Bu işin asıl ustası Alex... Penaltı ve faul almayı onun kadar bilen birisi yok. Ayağını yerden kaldırmazsan, ayağını sürüyerek götürürsen, önüne uzanan ayağa takılırsın!
Cezada esas kasıt... Serdar'ın hareketi topa mı, adama mı? Adama ise penaltı, değmesi önemli değil. Teşebbüs dahi suç. Ama açık, seçik net görünüyor ki Serdar topu kurtarmak için hamle yapıyor. Ya diyeceksin ki 'topu kurtarma, sanane...' Ya da 'topu kurtarma hamlesini böyle yapabilirdin!' Birincisini diyemeyeceğine göre; adam kaleci görevi kurtarmak... Hakemin bana ikincisini açıklaması lazım. 'Şöyle yapabilirdi, o zaman penaltıya sebebiyet vermezdi' demesi lazım. Böyle bir şey yok. Tek çözüm, o hamleden sonra ışınlanması!..
SAVUNMA YAPMAYI BİLMİYOR -
Fenerbahçe karşısında bu gollerle 2-0 geriye düşen Gençlerbirliği beraberliği sağlamasını bildi ama ikinci yarı üstünlük yine Fenerbahçe'deydi.
İkinci yarı skorun değişmesinde Türkiye'deki bütün teknik direktörlerin genel hatası var. Devre 2-2 bitti yanımda Cengiz Özdemir oturuyor. Bizim grubun iyi Fenerlilerinden biridir. "Cengiz Özdemir seni kutluyorum.
İlk yarının sonunda gelen beraberlik golü Fenerbahçe'nin galibiyetinin damgası oldu" dedim. Bana şöyle bir baktı Cengiz... "Çünkü Gençlerbirliği ikinci devre beraberliğe razı olarak başlayacak ve perişan olacak" dedim.
Türkiye'deki hiçbir teknik direktör Fenerbahçe'yi yenmenin, Fenerbahçe'den puan almanın tek yolunun üstüne gitmek olduğunun farkında değil. Ya da farkında yüreği yetmiyor. İkisinden biri. Fenerbahçe'nin en zayıf yeri savunması, en güçlü yeri de orta sahası ve hücumu... Fenerbahçe'nin güçlü yerinde oyunu kabul edersen perişan olursun, zayıf yerinde oynarsan kazanma ihtimalin çok büyük...
2-0'dan ve 4-2'den sonraki 10'ar dakikayı bir seyredin.
Perişan etti Gençler, Fenerbahçe'yi. Perişan etti. Niye?
Çünkü iki farkla geriye düştüler, kaybedecek bir şeyleri kalmamış; saldır. Saldırınca darmadağın oluyor Fenerbahçe görüyorsun. Hayır; buna rağmen yapamıyorlar.
Bunun üstüne hakem avantajı da binince Fenerbahçe kazanıyor. "Her şey Fenerbahçe'nin lehine" derken kastettiklerimden bir tanesi de bu. Fenerbahçe'ye karşı oynayan teknik direktörlerin yüreksizliği ya da bir türlü Fenerbahçe'yi okuyamamaları... Çok açık, çok net...
2-0'dan ve 4-2'den sonraki dakikalara bir bakın; Fenerbahçe savunmasının nasıl perişan olduğunu göreceksiniz.
Volkan gibi çok iyi bir kaleciye rağmen 3 top direkten döndü. Bu ne demek: 'Fenerbahçe'de savunma yok.
Fenerbahçe savunma yapamıyor' demek.
Düşman senin önüne sağdan piyadelerle geliyor, soldan tanklarla geliyor. Senin de okçuların var. Hangisinin karşısına çıkarsın: Tankların mı; piyadelerin mi? Bu kadar açık... Tankın önünde durmaya çalışıyorlar. Ezilip gidiyorlar.
RÜŞTÜ KENDİSİYLE ÇELİŞİYOR -
Trabzon-Beşiktaş maçında özellikle Burak'ın Rüştü ile girdiği pozisyon akıllarda kaldı. Siz ne düşünüyorsunuz?
O pozisyon penaltı değil...
-Rüştü penaltı olmadığını söyledi. Rüştü niye sarı kart gördü? Hakeme kart işareti yaptı.
Hakeme kart işareti yapmak; ne demek? 'Bu adam seni aldatıyor' demek. Rüştü kendi kendisiyle mi çelişkiler içerisinde. Saçmalıyor mu Rüştü?
Hakeme 'Bu adam seni aldatıyor' diye kart işareti yapıyor.
Ondan sonra maçtan sonra "Ben değdim!" Değersin.
Sen gelip bana çarparsan da ben sana değmiş olurum. Değip değmemesi değil ki sorun.
Rüştü'nün Burak'a değen ayağı arkadaki ayağı... Burak'ı düşürmeyi düşünen kaleci önündeki ayağı ile bu işi yapar. Arkadaki ayağı ile yapmaz. 'Arkadaki ayak' demek 'Rüştü'nün bir kastı yok' demek. O ayağa temas ediyorsan koşanın kastı vardır. Açık. Burak da o tip. Rahatlıkla o ayağın üzerinden atlayıp boş kaleye golü atacakken Rüştü'yü oyundan attırıp, maçı garantilemeyidüşündü.
Kafası ona çalışıyor çünkü... 'Şimdi ben bu golü atarım ama onlarda bir tane atarlar.
Ne olur ne olmaz. Ama Rüştü'yü attırdım mı oyundan, galibiyeti alırız Beşiktaş'tan.' Bunlara penaltı çalmayan hakemleri alkışlıyorum. Bu "3B"ye... Peşinen alkışlıyorum ki bunlar terbiye olacaklar.
BİREYSEL TAKTİĞİ BİLMİYORLAR
Maç iki takım arasında gitti geldi. Serkan iki sarıdan atıldı. Tam maç Beşiktaş'a dönmüşken Sivok kırmızı kart gördü. Trabzon oyunu dengeledi ve 88. dakikada Burak'ın galibiyet golü geldi. Beşiktaş üstünlüğü ele geçirdiği maçların sonunu getiremiyor.
Bunu neye bağlıyorsunuz?
Ferrari atılmadı mı Fenerbahçe maçında... Fenerbahçe'yi bitirmişlerdi, yenmişlerdi. Darmadağın etmişlerdi. Beşiktaş'ta değil sorun Türk futbolunun ana sorunu...
Türkiye'deki bütün teknik direktörler takım taktiği üzerine çalışıyor.
Oysa futbolun temeli bireysel taktik... Futbolcunun evvela kendi kafasında bir taktiği var.
Bu 3B'lerinki gibi değil. 'Rakibi eksilterek maçı kazanmayı' kastetmiyorum.
Futbolcuyu futbolcu yapan unsur bu...
HAREKET AYNI
Şimdi sen sol bek oynuyorsun. Kalene atılan bir şutu yumruklayarak çıkarıyorsun dakika bir. Yumruklayarak çıkarıyorsun dakika 90+3. Birinde alkışlanırsın. Birinde yuhalanırsın.
Yaptığın hareket aynı... Dakikalar değişik sadece. İkisi de bireysel taktik. Bunu maçın içine oturtursan iyi futbolcusun...
Niye Alex büyük? Alex topu almadan bütün sahayı görüyor ve ne yapacağına karar veriyor.
Sağa mı atacağım, sola mı atacağım, şut mu atacağım, dripling mi yapacağım, çalım mı atacağım? Bu ona müthiş bir zaman ve ivme kazandırıyor. Topu sola atmaya niyetliyse alır almaz öyle alıyor önüne topu.
Tek pasla sol açığın önüne yuvarlıyor.
Şut atmaya niyetliyse topu öyle konduruyor ki önüne şut pozisyonu yaratıyor.
Bireysel taktiğin olmadığı zaman sana biri pas veriyor.
Topa basıp durduruyorsun. Ondan sonra etrafa bakıyorsun 'Ben bu topla ne yapacağım' diye... Atı alan Üsküdar'ı geçti. Rakip savunma seni bastırdı. Topu atacağın adam marke edildi. Zamanlama değil mi en önemli unsur.
Zamanlamayı sağlayan şey ne; bireysel taktik. Bireysel taktik idmanını hiçbir hoca yapmıyor. Zannediyorlar ki bunlar altyapıda yapıldı. Futbolcular altyapıdan üst yapıya gelirken 'bireysel taktik' denilen şeyi zaten bilerek geliyor.
Hayır. Bilmeden geliyorlar.
Bilenler işte ortaya çıkıyor. Bilen adam kendini aptalca oyundan attırmaz. Ferrari'nin penaltı yaptırıp oyundan atıldığı pozisyonda Fener golü atıp 2-2 yapsa, berabere olsa ne olacak?
Maçı sürükleyen götüren takım Beşiktaş.
Ama oyundan atılıp, takımı 10 kişi bırakıp skoru 2-2 yaparsan takımı bitirirsin. 90+3'de yapsan tamam.
Ama bunu 63'te yaptığın zaman iş bitmiştir.
KOCAMAN'IN SIKINTISI YOK
Sporcu bireysel taktiği bilmiyorsa hocasının bunu fark etmesi lazım, hissetmesi lazım...
Uyarması ya da oyundan alması lazım. Fener hocasının böyle bir sıkıntısı yok.
Çünkü Fenerlilere ikinci sarı kart çıkmıyor. Fenerlilere birinci sarı kart beraat belgesi... 'Evladım sen bundan sonra istediğin her şeyi yapmakta özgürsün. Bu sarı kart onun belgesidir' diyor. Aykut Kocaman'ın öyle bir sıkıntısı yok. Öyle bir sıkıntısı olsa Santos'u oyundan alırdı mesela... Nitekim Santos ikinci sarı kartlık hareketi yaptı, verdi. Endişe etmiyor.
BEDELİNİ AĞIR ÖDEYEBİLİR
Lugano ile Santos, Galatasaray maçını düşünerek 4. sarı kartlarını gördüler. Bu doğru bir taktik mi? Fenerbahçe bu hafta Konya ile oynayacak. 'Galatasaray maçında oynasınlar' diye Santos ve Lugano'yu kart göstertti Aykut hoca!..
Taktik kart olduğu zaman hakem onu cesaretle gösteriyor. 'Cart' diye kartı Lugano'ya çıkardı.
Bütün maç boyunca bütün aut atışlarını Volkan yaparken son dakikadakini nedense Lugano yaptı! Hakemin "At" demesine rağmen atmadı, hakem de sarı kartı gösterip Lugano'nun Galatasaray maçında oynamasını garantiye aldı. Amma velakin Fenerbahçe bunun bedelini ağır ödeyebilir. Çünkü gözü kara bir Konya ve gözü kara bir hocası var Konya'nın.
GARANTİYE ALMALIYDI
Lugano da "Her şey Fenerbahçe lehine" derken kastettiklerimden bir tanesi... Doğru dürüst top oynamamasına rağmen Alex ve Lugano ile maçların yüzde 80'ini kazanıyor Fenerbahçe. Bek Lugano'yu kast etmiyorum.
Takımı ateşleyen ve duran toplarda kafa vuran...
Arena'da oynanacak Galatasaray maçı her koşulda Fenerbahçe için bir soru işareti!.. Ama Saracoğlu'ndaki Konya maçını garantiye almak zorundasın sen; şampiyonluğa gidiyorsan. Asıl önem vereceğin maç Konya maçı. Orada kazaya uğratmayacağın, çantada keklik görünen bir 3 puan var.
Onu bir al bakayım. Onu almayı da riske soktu. Fenerbahçe-
Konya maçı çok kritik olacak.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.