Komik olmasın
_Milli takım, Almanya karşısında 3-0 yenilerek büyük bir hayal kırıklığı yaşattı. Bunu neye bağlıyorsunuz ve "Hiddink ile futbolumuzun 20 yıl geriye gittiği" yorumları yapıldı. Katılıyor musunuz?
"20 yıl geriye gittik" düşüncesinin doğmasına Hiddink'in hiç düşünmeden ettiği bir laf sebep oldu: "2-0 normaldi, bir gol fazla yedik." 20 yıl evvel şerefli yenilgiler, onurlu beraberlikler vardı. Şerefli yenilgi de iki türlü olurdu. 1-0 veya 2-1 yenilmişsen 'şerefli yenilgi vardı.' Bir de Türkçe'de, dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir 'şeref golü' deyimi vardı. 7-1 bittiyse maç, birisi o şeref golünü atmış olurdu! Türkiye'de bu düşünceden kurtulmak için, çok büyük bir savaş verdik. 'Hücum futbolu' dediğimiz öyle doğdu. 'Şerefli yenilgi, onurlu beraberlik' dediğin zaman o takımın yöneticileri, sorumluları, hem federasyon hem de teknik adamları o şerefe razı oluyorlardı. 'Aman yenilmeyelim, aman yenilirsek az farklı yenilelim' düşüncesi vardı ve kazanmayı katiyen düşünmüyorlardı. Kazanmayı akıllarına dahi getirmedikleri için biz kazanamıyorduk. Her maça mahkum çıkıyorduk. Nihayet bu hücum futbolu devrimi ile farklı yenilgileri göze almaya başladık. Çünkü yenilginin şereflisi, şerefsizi yok!.. 1-0 yenilirsen de sıfır puan veriyorlar, 8-0 yenilirsen de sıfır puan veriyorlar. İkili maçta kendi sahanda 3-0 yenmişsen, rakip sahada 2-0 yenildiğin zaman o harika bir yenilgi. Çünkü senin turu geçmene sebep oluyor. Öylesine olumlu. Amaca hizmet eden yenilgi onurlu; tabelaya yazan değil. 5-0 kazanmışsan, 4-0 yenilgi güzeldir. Ama 0-0 berabere kalmışsan 1-0'lık yenilgi bile rezalettir. Çünkü elenmene yol açar. Böyle bakılması gerektiğini ortaya attık ve hücum futboluna dönüş böyle başladı. Milli takımı yönetenler kazanmayı düşünmeye başladılar. Özellikle Mustafa Denizli devrimiyle... Ama bakıyorum; 'Efendim 2-0 iyi sonuç.' Bu sadece Hiddink'le olan bir şey değil. Almanya maçından evvel Mustafa Denizli, Akşam gazetesinde tekrarlamış o lafı. "Yenilmeyeceksen yenilme!" Bu kadar yanlış, mantıksız, hatalı bir laf olmaz. Ben bunu karşı karşıya geldiğimizde Fatih hocama da sordum, Mustafa Denizli'ye sordum. Cevabı yok. İşte FOTOMAÇ sütunları açık, bana cevabını yazsınlar. "Yenemeyeceksen, yenilme" kulağa hoş gelen bir laf. Maçı kazanamıyorsan, en azından kaybetme, bir puan al. Ama esas soru şu; yenilmeyeceğine ne zaman karar veriyorsun? Oyun düşüncen ne zaman yenmekten vazgeçip, yenilmemeye dönüyor: Kura çekildiği gün mü? 'Vay ben Almanya'ya düştüm, onları yenemem; yenilmeme üzerine bir takım seçmeliyim' mi diyeceksin! Ya da maçtan bir gece evvel, hani teknik adam olarak maçı kafanda oynuyorsun ya... Almanya'yı biliyorsun, kendi takımını biliyorsun; kafanda maçı oynuyorsun ve "Ben elimdeki bu takımla Almanya'yı yenemem." O zaman yenilmeyecek bir 11 ve yenilmeyecek bir taktik seçeceksin. Böyle bir karar vereceksin? Ya da 'Ben bu Almanya'yı yenerim' diye sahaya çıkıyorsun. Maçı da bir gece evvel kafanda oynamış ve kazanmışsın. Fakat sahaya çıkıyorsun ve görüyorsun ki evdeki hesap, çarşıya uymuyor. Sahada bir türlü o yenerim düşüncesini gerçekleştiremediğini görüyorsun. Kaçıncı dakikada karar vereceksin; 'Yenilmiyorsan, yenilme' düşüncesine!.. 10. dakikada mı, halftime'da mı, 70. dakikada mı? O zaman 'yenilmiyorsan yenilme' lafı nasıl anlamsız, nasıl havada duran, nasıl korkak futbolun kamuflajı bir laf olarak ortaya çıkıyor.
EN ÖNEMLİ YILDIZI MESUT
_Böyle bir düşüncede futbolcu otomatikman kendini rölantiye alıyor ve hücuma çıkmıyor.
'Yenilmiyorsan, yenilme' lafı ne demek? Onun bir tane alternatifi var; 'Yenilmiyorsan yen.' Hep böyle oynayacaksın. Yenmek lafı 'tabela' değil, tekrar söylüyorum; ilk maçı 5-0 kazanmışsan, ikinci maçı 4-0 kaybetmen 'yenmektir' aslında... Çünkü total sonucu 5-4'e götürüyor. Bırak yenilmemeyi, berabere kalmayı, 4-0 yenilsen bile yenmiş oluyorsun. 180 dakikanın sonucunu 5-4'e getirdiğin için... Amacı düşüneceksin, amacı hedefleyeceksin. Şimdi 2012 Avrupa Şampiyonası'nda 14 takım finale kalacak. Bu 14 takım nasıl seçilecek? 2 tanesi otomatik geliyor. 9 grubun birincileri, bir de bu 9 grubun içinde en iyi olan ikinci otomatik finale kalacak. Geriye kalan 8 grubun ikincileri play-off oynayacak. Yani benim 2012 Avrupa Şampiyonası'na direkt girmemin iki yolu var. Ya birinci olacağım, ya da diğer grupların ikincilerini geçerek en iyi ikinci olacağım. Kura çekildiği gün bunların ikisi de mümkün. Çünkü Almanya'nın yenilmeyecek bir takım olduğunu Dünya Kupası finallerinde gördük. Son yılların en kötü Almanya'sı oynadı Dünya Kupası'nda... Fatih hocamın milli takıma almadığı 23 yaşındaki Mesut Özil, Almanya'nın yıldızı. Böyle bir Almanya var mı tarihte!.. 1954'ten beri böyle bir Almanya var mı? Maç yeni oynandı. Sokağa çık, kahvelere gir ve 'Şu Alman takımını sayın' diye sor; bakalım kaç kişi sayabilecek! Ünlüsü, klas adamı olmayan yaş ortalaması 24, bir Alman takımı!.. Biz bu takımı geçip, birinci olabiliriz. İkincilikte hemen hemen hiç rakibimiz yok. Kazakistan ve Azerbaycan gibi kolay rakiplerimiz var. Averaj yapabileceğimiz rakiplerimiz var. En iyi ikinci olma ihtimalimiz zor ama bu ihtimal de mevcut. Ünlüsü olmayan, klâs adamı olmayan, büyük adamı olmayan, yaş ortalaması 24 olan bir Almanya. Ben bunları geçip birinci olabilirim.
BİRİNCİ OLMAK DAHA KOLAY
Şimdi işi karıştıran şey şu; 'Ben bu grupta en iyi ikinci olabilirim' dersen, 'Yenemiyorsan, yenilme'nin ikinci kısmı önem kazanır. 'Ben bu Almanya maçını berabere bitiririm' ya da 'Az gol yiyerek bitireyim.' Ama bu ihtimaller içinde çok uzak. Birinci olmak daha kolay ve de mantıklı. Benim ölçülerime göre... Ama Hiddink'e göre değil. Ne zaman Almanya'ya 3-0 yenildik şu ana kadar lafı bile edilmeyen bir "2014 hedefi" ortaya çıktı. "Efendim, ben aslında 2014'ün takımını kuruyorum." Kimse kimseyi kandırmasın. 2014'ün takımını hazırlamak üzere kolları sıvayan bir hoca, Fatih Terim'denkalan Oğuz Çetin'inönüne koyduğu liste ile işe başlamaz. Türkiye'ye gelir, Türkiye'nin içinde yaşar, ikinci küme maçlarına kadar izler, Löw'ün, Müller'i bulduğu gibi, Fatih Terim'in 1996 yılında Vedat'ı bulduğu gibi, ikinci ligden, üçüncü ligden adamlar bulur. Der ki 'Ey, Türk kamuoyu bu 2012'de benden fazla bir şey beklemeyin. Çünkü ben büyük paralar alarak (ki o da çok tartışmalı bir konu) buraya geldim. Benim hedefim 2014 Dünya Kupası finalleri. Size yepyeni bir Türk takımı yaratacağım.' Ama böyle bir şey yok. Hiddink, resmi olarak Azerbaycan ile birlikte dördüncü maçını oynuyor. Gayri resmileri saymıyorum. Türkiye ikinci ligini geç, Türkiye birinci liginde 18 takım var ve Türkiye'de sadece 7 takım seyretmiş. 18 takımdan 7'sini seyrederek Türk Milli Takımı'nı 4 resmi maça çıkaran hocanın "Ben yeni bir milli takım yaratıyorum. Hedefim 2014" demesine ben gülerim. Türk kamuoyu bu kadar geri zekalı değil. Almanya'ya 3-0 yenince 'Benim esas hedefim 2014' bahanesini ortaya atmasını
kimse yemez. Çünkü tuttuğu yol bu değil.
* * *
AÇIKLAMAK ZORUNDA
Federasyon, Hiddink'in yılda kaç paraya mal olduğunu, bütün belgeleriyle açıklamak zorunda
_Özgener, gizlilik maddesi nedeniyle mecliste verilecek önergeyi de araya girerek durdurmuş. Milletvekillerine bu konuda birebir açıklamalarda bulunmuş.
Bu tabii meclise önerge vermeye karar verip de cayan milletvekilini ilgilendirir. Ben meclisde milletvekili olsaydım beni kimse durduramazdı. Ama tekrar söylüyorum. Bu iş meclisin işi değil. Bu iş artık maliye müfettişlerinin işi... Türkiye Futbol Federasyonu'nun hesaplarına el koyup, bu paraların nasıl ödendiğini, kime ödendiğini, kaç para ödendiğini açıklamak zorundalar. Dediğim gibi sadece nakit olarak bankaya yatırılan parayı da değil; uçak parası, benzin parası, otel parası, araba parası... Yani Hiddink'in vergi ödeyenlere yılda kaç paraya mal olduğunu Türkiye Futbol Federasyonu bütün belgeleriyle açıklamak zorunda... Başka bir şey söylüyorum; Para açıklanmıyor mu? Mahmut Özgener '6 milyon euro verdim' diyor. 4 milyon euro veriyor ve 2 milyon euro'yu cebine atıyor. Nereden bileceğim ben? Böyle bir şey olabilir mi? Mahmut'u tenzih ederim katiyen. Ama yarın biri bunu böyle söylerse ne diyecek? 'Hiddink'e verdim' diyerek örtülü ödenek gibi ona buna dağıtıyor. Ödeme gizlendiği zaman dedikoduyu önleyemezsin.
ÖRTÜLÜ ÖDENEK OLUR MU?
Türkiye Futbol Federasyonu hukukçuları ve Mahmut Özgener'in, Hiddink böyle bir şey teklif ettiği zaman 'Niye' diye sormaları lazımdı. Niye gizliyorum arkadaş? Para işi gizlenir mi ya? Para işi gizlenir örtülü ödenekse. Niye vardır örtülü ödenek? Çünkü devletin bazı işlerinde o paranın nereye ödendiğinin bilinmemesi gerekir. 'Devletin yüksek menfaatleri' gereği... Onun için de kanunda yeri ayrıdır. Kimse onun hesabını sormaz, onu da bir tek kişi kullanır. Türkiye Futbol Federasyonu ile Türk Milli Takımı'nın teknik direktörü arasında örtülü ödenek olur mu ya? Oldu mu bunun sonunu alamazsın. Ne yazık ki "2-0 iyi sonuçtu" diyen Hiddink, hem kendi niyetini, hem kendi korkaklığını ortaya koydu. Hem de Türkiye Futbol Federasyonu nasıl kandırıldı ortaya çıktı. 2014 aniden gündeme getirilerek!..
* * *
MALİYEDEN GİZLİ PARA MI ÖDÜYOR?
Hiddink aldığı paranın açıklanmasını niye istemiyor? Vergi mi kaçırıyor? Müfettişler soruşturmalı
_Geçen hafta Hiddink'in sözleşmesindeki maddeleri açıklaması için Özgener'e çağrı yapmıştınız ancak sözleşmesinde "Ücreti açıklanamaz" şeklinde bir özel madde olduğu ortaya çıktı. Bu gizlilik niye?
Burada tabi eşek yüküyle para alıp götüren Hiddink'i suçlamanın alemi yok. Önemli olan ona bu parayı veren. Böyle bir anlaşmayı Türkiye Futbol Federasyonu nasıl imzalar? Türkiye Futbol Federasyonu'nda bir tane hukukçu yok mu? Borçlar Kanunu der ki "Kanuna aykırı sözleşme olmaz." Ödenecek parayı gizleyen sözleşme, kanuna aykırı, kanunun ruhuna aykırı, kanunun özüne aykırı. Çünkü birinin birine ödediği parayı gizlemek 'vergi kaçakçılığıdır' açık. Gizli para vermek 'kara paradır.' Ben şimdi Hiddink 'Hollanda vatandaşı mı?' onu bile düşünüyorum. Ola ki vergi cenneti bir memleketin vatandaşlığına geçmiştir. Dünyayı dolaşıyor çünkü 'çerci gibi' hoca diyorum ya... Aldığı para da gizlendiğine göre... Vergiye tabi olan şey ne? Hiddink'in beyanı. 'Ben 100 euro'ya çalışıyorum Türkiye'de' dese ne diyeceksin? Ortada hiçbir belge yok. Hiddink niye istemiyor aldığı paranın açıklanmasını acaba? 'Vay sen bu kadar para almışsın. Bize bir sakal ver' diye sokakta tinerciler etrafını çevirmesin diye mi? Türkiye'nin maliye müfettişleri bu konuyu soruşturmak zorunda. Çünkü her zaman söylüyorum; şüyuu vukuundan beterdir. Böyle dedikodular başladığı zaman bunun sonunu alamazsın.
NEREYE GİTTİĞİNİ BİLMELİYİM
Türkiye Futbol Federasyonu maliyeden gizli paralar mı ödüyor? Ödediği para benim param. Hıncal Uluç'un parası... Halkın vergisi... Ben o parayı kime, niçin verdiğini öğrenmek benim hakkım. Ki gizli olduğu zaman Mahmut Özgener'in kendi cebinden ödeme dahi hakkı yok. Gizli ödeme yok Türkiye'de. Dünyanın hiçbir ülkesinde yok. Sözleşmeye koymuş düşünebiliyor musun? Böyle bir sözleşme olmaz. Kanuna aykırı sözleşme geçersizdir. Yok sayılır hukukta...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.