Bakış açısı!
Futbolcular tatilini yaptı, keyfine baktı. Yokluğunda huzuru hissettiğimiz varlığında kargaşaya mahkum edildiğimiz ligimiz yeniden başlıyor. Fenerbahçe taraftarının bu sezon da şampiyonluk adına "içine kurt düştüyse" takımın ruh bulması gerekiyor. Yoksa bazı oyunculara gerçeklerin penceresinden bakılmazsa, akıl hocalarının Fenerbahçe'nin ömrünü yemesi bu sezon da kaçınılmaz olacaktır.
Yapılan milyonlarca dolarlık transferler nedense Fenerbahçe'de sekteye uğruyor. Afişler görkemli, sahadaki işler vasat. Fenerbahçe'de paranın dolaşımına karşılık, algının ve sezginin dolaşımı işlemiyor belki de. Yıllardır bütün yanlışlıklar transferlerde yolunda gideceği varsayılan sükseli yolcularla gerçekleşmiştir. Geçen sezondan kalan en anlamlı gerçek; takıma hızlı bir santrfor gerektiğiydi. Dzeko'nun yaşlanmış ve ağırlaşmış haline alternatif yoksa, En- Nesyri'nin asla bir Osimhen olamadığı gerçeği apaçık ortadaysa, liderle aradaki 8 puan farkın belgesi de ortada.
Her sezon onca futbolcu transfer etmeyi başarı için gerekçe gösterenlerle, güçlerini sahada gösteremeyen futbolcuların ortak noktası; yarattıkları bunalımdır. Bunun sorumluları da istediklerinde çok olanların istemediklerinde yok olmasıdır. Geçen sezonun başındaki Szymanski'yi hatırlıyorum, yere göğe koyamadığımız adamın yerinde yeller esiyor. Usta vuruşlarla rakibi yormak arasındaki ince işçiliğinin neden toz olduğunu sorgulayan yok, o yüzden durumu idare ediyor. Hey gidinin Cengiz Ünder'i. Yetenekleri can çekişiyor da niye acaba? Saha dışında harcadığı enerjiden sahanın içine bir şey kalmadığı için mi? Aldığı paranın karşılığını vermek gibi bir yükümlülük içinde olmayanlar her zaman takımlarına yük bindirirler. Gamsızlığı özne olanlar nasılsa gittikleri kulüplerde yeniden gözde olurlar ya bıraktıkları borçların hükmü yoktur.
Samsunspor'da Zeki Yavru'ya iyi bakılsın. 34 yaşında, gösterişsiz ama görkemli bir mücadele adamı. Asist krallığına adını yazdıran bir savunma oyuncusunun bütün sırrı meslek onuru ve giydiği formanın anlamını hissetmek. Ligde ilk yarının en özel isimlerinden biri. Zeki Yavru'nun takımına verdiği katkıyı milyonlarca dolarlık Çağlar Söyüncü verebildi mi? Ya da pahalı ve etiketli yabancılar!
Fenerbahçe'de mesele futbolcular kadar sahanın içinde dümeni tutan adam. Sezon başında garantili şampiyonluk mesajları veren Mourinho artistik patinaj ustası olarak geldi sanki. Şapkadan tavşan çıkarmasını bekleyenler sadece mazeret duydular. Sürekli olarak hakemlere ve maçlardaki oynanmamış dakikalara takılanlar, takımın içindeki gerçekleri sorgulasaydı bugün çok şey farklı olabilirdi. O yüzden geminin dümeninde sorun varsa, çocukluğumuzdaki tekerlemeyi hatırlayalım. "Çabalama kaptan ben gidemem!"
Şimdi ara transferde gelecek futbolcular konuşuluyor. Bundan birkaç yıl önce yine böyle bir transfer mevsiminde, yanıma gelen liseli bir delikanlı ilginç bir soru sormuştu. "Elde avuçta ne varsa transfere harcamakla intihar mektubu bırakmak arasında ne fark vardır?" Verdiğim cevabı hatırlıyorum. "Eskiden yöneticiler çocuklara gözü gibi bakardı, şimdi sizlere ödemeniz gereken borç senetleri olarak bakıyor."
Ocak ayında bu havalar şaşırtıcı. Kimilerine göre tarihin en yumuşak kışı geliyor. Bilime gözünü açanlara göre de İstanbul'un kuraklık yaşı! 16 maçtır gözlerini hakemlerden alamayan Mourinho'nun aldıklarının karşılığını vermek gibi bir borcu var, en çok da çocuklara. Onun gözlerinin önüne de her maçtan önce Fenerbahçeli çocukların bakışı gelsin!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.