Adam olmak!

Fenerbahçe'nin iki yanı var. Bir yanı attığı gollerle cilalanan ve rayına oturtulduğu farz edilen güçlü Fenerbahçe, öte yanı anlaşılır olmayan bir sistemin içinde kafalarda soru işaretleri barındıran sıradan Fenerbahçe. Gaziantep karşısında maçın başında öne geçmiş bir takımdan çok farklı bir futbol beklerken, bir bakıyoruz orta alanda gamsız Fred, asistin dışında mumla aranan hantal En- Nesyri ve savunmada Samet Akaydın efsanesinin yeni versiyonu.

İkinci yarıda Maximin'in takıma kattığı enerjinin rakip savunmanın dengesini bozması açısından değeri büyük. Amrabat'ın dışa dönük oyununun getirisi de gecenin artısı. Attığı golle her şeyin üzerini örten Dzeko'nun giderek ağırlaştığı gerçeği gün gibi ortada. Fenerbahçe'de tersine işleyen gerçekleri döndürmek için 78 dakika ve Becau'nun kafasını beklemek gerekiyorsa, sahanın içindeki sinyalleri de iyi irdelemek gerekiyor. Çünkü bazen sahanın dışındaki Mourinho'yu izlemek, sahadaki Fenerbahçe'yi izlemekten daha büyük keyif veriyor. Dikkat ediyorum da Mourinho giderek sevimli hale geliyor. Kariyeriyle eşleşen sempati ona yakışıyorsa bu yolda yürümeli.

Futbolun gerçeği; bu kadar pozisyon harcayan bir takım mutlaka bedel öder. Galatasaray, Eyüpspor karşısında puan kaybetme şartlarını tamamen kendi oluşturdu. İyi oynadı, çok fırsat kaçırdı, özellikle Barış Alper Yılmaz'ın hataları ve kaleci Berke'nin sihirli duruşu maçın sonucunu belirledi. Hiçbir Galatasaraylı yöneticinin, teknik adamın bu maçın hakeminden şikayet etmeye hakları yok. Ama maç sonu açıklamalarına baktım da haksız saldırı mekanizmasıyla beslenenler her zamanki gibi yine ortaya çıktı. Okan Buruk, Berke'nin çaldığı zamanı ve içtiği suyu özne yaptı. 100 dakika oynanmış bir maçta çalınan zamanı hakem iade etti. Sizler hakemin kıyaklarını iade etmediniz de birkaç kelimeyle ifade etseydiniz bari!

Galatasaraylı Sanchez'in Thiam'a yaptığı harekete sarı kart bile göstermeyen hakemin, 22'inci dakikada sarı kart gören Sanchez'in oyunda kalma şartlarını oluşturması haksızlık değilse nedir? Aynı Sanchez, Beşiktaş maçında Rafa Silva'nın kaval kemiğine okkalı bir tekme attı, bırakın sarı kartı o pozisyona faul bile verilmedi, Sanchez bir sarı kartla maçı tamamlarken, Galatasaray'a yapılan kıyağın bedelini Beşiktaş ödedi. Ve ligin tepesindeki diğer takımlar! Karşılığında galibiyet alınan hakem talanlarını konuşanı bu ülkede hiçbir zaman bulamadık. Çünkü teknik adamlar sistemden nemalanma derdinde. Herkes üzerine düşen kötülüğün karşılığını alıyorsa istenen adalet değil ganimettir. Yapılan çığırtkanlık da gelecek maçların hakem kıyaklarına davetiye bastırmaktır!

Maçtan önce kirli senaryolarla neredeyse maçı satacak pozisyonuna sokulan Arda Turan'a baktım, saha kenarındaki karizması da farklıydı maç sonrası konuşması da. "Evet Galatasaraylıyım ama futbolcularımın başını eğdirmem" diyen bir adamı başımızın üzerinde taşırız. Geçmişteki gençlik hatalarıyla olgunlaşan, onca eksikle kısıtlı imkanlarla karakterli bir takım yaratan Arda Turan adamdır. Adamlık ki bu topraklarda az bulunan bir gerçektir. Eminim ki gelecek zamanda Arda Turan çok önemli yerlere gelecektir.

Beşiktaş'ta asla forma giymemesi gereken adamlarla yolculuğun nereye gideceğini herkes merak ediyor. Sadece sahanın içinde değil, Beşiktaş kulüp olarak da bir yağmanın içine sürüklenmiş. Ayıp edilmiş, güven duygusuna ihanet edilmiş. Bu kulübün gerçek sahipleri Beşiktaş taraftarıdır ve mutlaka hesap soracaklardır. Bizim bildiğimiz Kartal havalandığı manzaraya asla geç kalmaz!