Reaksiyon!
- Hakkı Yalçın Yazıları
- 25 Kasım 2024, 20:59:08, Güncelleme: 26 Kasım 2024, 06:50:23
Kayseri'de ilk yarım saatte 3 farklı öne geçen Fenerbahçeli futbolcuların duruşunu "takımın içindeki ruhani operasyon" olarak tanımladım. İkinci yarıda fark bire inince ve Kayserispor'un tek kale oyununu görünce, "Fenerbahçe kendini olası bir felaketle mi tanımlamak istiyor?" diye düşündüm. Ne zaman ki Kayserispor güçler dengesini şaşırdı, savunmayı iplemedi, Fenerbahçe'deki kazanma şehveti de yeniden ortaya çıktı. Bunda Fenerbahçe adına yapılan değişikliklerin de etkisi vardı, "yok oluş mekanizmasına" itiraz etmenin de! Bir takımı çekici kılan gösterdiği reaksiyondur zaten!
Oğuz Aydın, Kayseri'de öne çıktı da bu adamın sezon başından beri gizlendiğini zannetmiyorum, herhalde "idmanlarda iyi izlenmemiştir" diyorum. Alanyaspor'dan geçen sezonun en kaliteli yerlilerinden biri olarak transfer edilen bir delikanlıyı görebilmek için bir hazırlık maçı mı gerekiyordu sadece? Oğuz Aydın, Kayseri'de futbola sadece hürmetlerini sunmadı, Fenerbahçe'ye ne kadar yararlı olacağının mührünü de bastı. Bazı futbolcuların adını "satırbaşı" yapmak zorunluysa, Fenerbahçe ligin 12'nci haftasında 3 puandan çok daha fazlasını kazandı demektir. Yabancılara kul olan bir futbol düzeninde yetenekli yerlilerin değerine paha biçilemez çünkü!
Her ne kadar içinde soru işaretleri barındırsa da Kayseri'de 6 golle maçı gülümseyerek tamamlamak gelecek maçlar adına yayılan ışıktır. F.Bahçeli futbolcuların ritmi tutturdukları zaman "ne kadar çok" olduklarının belgesidir. Kurmayı düşledikleri futbol düzeninde beklentilerin büyük olduğu elbette ortada ama bir an boşluğa düşmek bile takımın ahengini bozuyorsa çok şeyleri götürebilir. Kayserispor maçının en anlamlı anonsu da budur. En çok da savunma konulu!
Galatasaray, aldatıcı görüntülerle futbola mesafe koyduğu bir maçtan daha 3 puanla ayrıldı. Hele ilk 45 dakikayı izleyince bu takımın ligin lideri olduğuna inanmak istemiyor insan. Sahanın hiçbir bölgesinde futbol adına bir yapılanma söz konusu değildi de Mertens'in ürettiği projelere eşlik edecek bir kişi bile yoktu. Osimhen'in karizmatik özelliği yerindeydi de golcü özelliği askıya alınmıştı. Ziyech'e "al da at" diye verdiği pas "takım oyuncusu resmiydi" ama kaçırdıkları şaşırtıcıydı. Ne diyelim, futbolda bunlar da var.
Batshuayi'nin "can yelekleri kulübededir formatı" her zaman işe yarıyorsa, saha içinde aldığı pozisyonları iyi belirlediği ve de yedeklikten gocunmadığı içindir. Buna kompleksleri aşmanın ödülü deniyor. Geçen sezonun pozisyon savaşçısı Barış Alper Yılmaz'daki düşüş devam ederken, sorunun kendisinde olduğu muhakkak. Buna da "başka alanlara kanalize olmanın yan etkileri" deniyor.
Göztepe karşısındaki Beşiktaş hayal ürünüydü. Maçın başında 2 farklı öne geçse de Göztepe'nin güçlü koşularına karşı, sahanın her yanında zaaflarını sergileyen bir takımın kazanması mümkün değildi. Koskoca Kartal, attığı ikinci golden sonra "avuç içindeki serçeye dönüştüyse", maçtan sonra taraftarın önüne gitmeye değil, aynaya bakmaya gerek var. Maçtan sonra o aynayı tavana yapıştırıp, sabaha kadar bakmakta da yarar var!
Hasar büyük, görünen o ki telafisi zor. Beşiktaş'ta kalitesiz adam çok, 90 dakikayı koşuyormuş gibi geçirmekle, rakibe diş geçirmek arasında yanlış tercih yapanlar ve böyle adamları 90 dakika sahada tutanlar sezonu tamamlayamaz. Beşiktaş'ın puan cetvelindeki yeri de yine hayal kırıklığı olur. Sonuç olarak Beşiktaş'ın idari ve teknik olarak sorunları büyük. Masuaku'yu yuhalamakla her şeyi halletmek mümkün olsaydı keşke.