Rüya!
Avrupa'daki "bozgun konulu" beraberliğin ardından ligde farklı galibiyete formatlanmış bir Galatasaray hayal etmiştim, Galatasaray sıradanlığı tercih etti. Maçın son çeyreğinde yine "panik ataktı!" Pozisyon üretti ama oyuncular ya geç kaldı ya seyretti. Alanyaspor maçında Sanchez, Jakops veYunus Akgün'ü tırnak içine alırım, biraz da Sara! Icardi'nin düşme hızı gittikçe artarken, geçen sezonun Barış Alper Yılmaz'ını mum yak da ara!
Yerdeki rakiplerine elini uzatırken "tevazu merkezi" bildiğimiz Mertens'in centilmenliği iki haftadır sekteye uğruyor. Geçen hafta rakibinin bileğine basıp sarı kart gördüğü bir pozisyon var. Pazar gecesi de rakibine kasti olarak dirsek attı. Centilmen diye bellediğimiz insanlara bu hareketleri yakıştıramıyoruz ama bazı futbolcuların içindekileri dışa vurma zamanı geliyordur belki de! Muslera'nın bile görünmeyen yüzünü Joung Boys maçında kendisine gol atan delikanlıya attığı tekmeyle görmedik mi? Not: Hareket kırmızı karttı ama VAR bile devreye girmedi. VAR hakemi Yaşar Kemal Uğurlu büyüteç altına alınmalı. Futbol Federasyonu'na operasyon mı düzenliyor, yoksa puan cetvelini mi dizayn ediyor bilelim!
Hedefe kilitlenmemiş Kartal'ın puan kaybetmesi kaçınılmazdı. Bu beraberliğe davetiye bastıran da Van Bronckhorst'un değişiklikleri. Ya da daha masum bir ifadeyle, kalitesiz yedek sendromu! Zaynutdinov ve Rachica gibi adamlara mecbur kalındıkça yenilgi bile tetikte bekleyecektir. Forvetten Immobile'yi, orta alandan Rafa Silva'yı çıkarınca elde bir şey kalmıyorsa, Beşiktaş kayıp puanlar hanesine yenilerini ekleyecektir. Topun altına ayağını sokmayı öğrenemeyen bir adama rakip kale önünde serbest vuruş imkanı sağlayanlar, oyuna girdikten sonraki Rachica'yı iyi incelesinler. Top ezmekte ne kadar hünerli olduğunu belki görebilirler.
Futbolun gerçek sorunu kazanılan ya da kaybedilen puanlardan ziyade; paranın çekim alanına giren kötülüğün palazlanması. Bahis çeteleri, kara para kasaları ve hala yürürlükten kaldırılmayan kabadayı yasaları. Futbol ayak oyunu diye ayağa düşürmenin lüzumu yoktu ama düşürdüler. Futbolda "atışmaların" çatışmalara dönüşeceği günleri de ilerleyen haftalarda göreceğiz. Merhamet hissinin yüceltilmediği topraklarda biz buna "adaletin içini boşaltma çabası" diyoruz, onlar "maharet" diyor.
Pandemi döneminde yazmıştım; "eğer böyle bir zaman diliminde de terbiye olamadıysak hepimiz bu işi bırakalım." Ne acıdır yönetici denilen adamlar vicdansızlığın ve adaletsizliğin peşini hiç bırakmadılar. Üstelik "illegal" bir sistemi de kuyruklarına taktılar. İşlerine gelince başarının mimarı pozlarıyla meydana çıktılar, foyaları ortaya çıkınca kaypaklığın yollarına saptılar. Kara paranın kasasında vicdan yasasının hükmü yoktur da onları sorgulayacak yetkili merciler yok mudur? Bugüne kadar göremedik! Bundan sonra göreceğimizi de zannetmiyorum. Not: İnsanları dolandıranların kadın olanına hapis cezası verildi de erkek olanına pasaport!
Para; karşısındaki insanın başını önüne düşürüyorsa aşağılık bir güçtür. Para; elindeki insanın başını döndürüyorsa ahlaksız bir güçtür. İnsan için çok para kazanmak değildir önemli olan, parayı kazandıktan sonra insanların yüzüne bakabilmektir. Ama bu ülkede en zor bulunan gerçeğin adıdır; "yüzleşmek!" O yüzden yönetici beyler önce iğneyi bulsun ipliğe geçirsin, çuvaldızı başkalarına batırmayı rüyasında görebilir! Bizler zenginle yoksulun aynı kefede tartıldığı adaleti rüyamızda bile göremeyiz!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.