26 Temmuz 2024 | Cuma

D’okunmak!

Fenerbahçe'nin Lugano karşısındaki futbolunu sorgularsak, öznemiz "kazanma duygusu" olur. Yenilen 3 gol savunmadaki açıkların görülmesi ve dayanıklı bir savunma gerçeğine yönelik kaynak olur. Kaybetme duygusundan uzak Mourinho gerçeği de sezon Şampiyonlar Ligi elemelerinde çok daha net biçimde dışa vurur.
"Bu takımın başına öncelikle Şampiyonlar Ligi'ne katılmak için geldim" imzasıyla birlikte.

Geçen yılki kadronun üstüne yapılan takviyeleri gördükten sonra, Fenerbahçe'nin geçen sezondan farkı ne olur?
Youssef En-Nesyri'nin dalgası tribünlere de yayılır sahaya da. Rakip alana bindirme hızının artacağı kuşkusuzken, Dzeko'nun sezon başı başlangıcı görkemli olur.
Kendi içine kapanır gibi görünürken yelpaze gibi açılan bir takım üretilirken, sahada futbolun ışıltılı çocuklarını izleriz. Nasır tutmuş özlemler son bulur.

Benim adamım Ferdi Kadıoğlu. Sarı kağıt üzerine lacivert kalemle yazılsın;
"Ülkemizin en değerli futbolcusu." Bazı rüzgarlar tek mevsim eser, Ferdi her mevsim aynı. Sahanın içinde böylesine konsantre olan, kalesini savunurken yılmadan rakip alana bindiren ve sportmenlikten zerre kadar sapmayan birine kurulacak cümleler karanfilli olmalı.
İrfan Can Kahveci'nin de sezonun başoyuncularından biri olacağına şüphem yok. İsmail Yüksek'ten sadeliğin görkemli halini, Fred'den geçen sezon yarım kalan öyküsünü tamamlamasını bekliyorum.
Sezon başı söylemlerde aceleye gerek yoktur ama neresinden bakarsak; bu sezon kaç yıllık birikimine karşılık patlama yaşayacak bir Fenerbahçe bekliyorum. Geçen yıldan zorlu bir lig düzeni oluşsa da.

Beklediklerimizin gelmediği zamanlar olmuştur elbet. Çünkü zaman acımasız zaman. Kalmadı anılarımızdan başka sığınacağımız mağrur liman!
Sosyal medya denen lağım çukurlarında iletişimin genişlemesiyle nefretin büyümesi, insanların içindeki kötülüğü açığa çıkarmış, parayı ilahlaştırmıştır.
O yüzden nostaljiye yakın durmak suçtur. Teknolojide bir tuşla her şey siliniyor ama nostalji bizlerde "hafıza" olarak biliniyor.

Çocuklar futbolun kalbindedir de bizler çocukların hayatında neredeyiz?
Marketlerde sokak pazarlarında ürünlerin üzerindeki etiketler her gün üzerine katlar.
Suskun hayatların anneyle kızı bu vicdansız manzarayı seyreder.
Gözlerinde birikenleri toplayıp ikiye bölseler nafile. Fırsatçılar için iki kere iki 24 eder!
O kız çocukları insanları okumayı annelerinden öğrenmiştir de cevabını bildikleri soruyu yüksek sesle haykırırlar.
"Biz böyle insanlara zalimden başka ne deriz anne?" H H H
Yaz mevsimiyle tezgahlar renklenmiştir insanı içine çeker.
Çocuktur canı neler çeker!
Çilek resimleri dilek ağaçlarında. Can erikler yeşil yeşildir de çocukların beti benzi sapsarı.
Çaresizliğin kadrajındaki çocuklar özlemlerini sineye çeker! "Boş ver gelecek yaz yeriz anne!" H H H
Biz o çocuklara borcumuzu nasıl öderiz onu düşünelim.
Annelerin babaların sustuğu yerde o kız çocukları öfkenin tellerine asar kurdukları cümlelerin harflerini. O yüzden futbol sadece futbol değildir bizde. Her mesleğin harcı emektir, eğer o çocukların hayatına dokunmuyorsak okunmuyoruz demektir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI

TÜM YAZILARI
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor