Bugün!
BUGÜN Gürcistan maçında Dortmund'dayım. Karşılaştığım insanların "kazanır mıyız?" sorusuna verdiğim cevap; "futbolcular isterse kazanır!" Birisi "Gürcistanlı futbolcular da bu yoruma dahil mi?" deyince gülümsedim. "Formasının içine bedenini ve ruhunu sokanların kazanmasından bahsediyorum zaten!
"Peki ya beraberlik?" Oynanmamış sonuçlar üzerine bu denli kafa yormanın altında "var mısın bahse?" duygusunun büyük etkisi olduğuna inanıyorum. "Önemli olan ülkemizdeki bütünlük ve beraberlik" deyip çıktım işin içinden.
Bugün aynı zamanda bayram.
Benim için bayram eskidendi, yüzlerinden nur akan ve serveti onuruyla ölçülen futbolcular dönemi.
O günlerin anısına Dortmund'da tur atabileceğim bir bisiklet aradım.
Çocukluk arkadaşlarımızdan "bir tur atıp döneceğim" diye ödünç aldığımız bisikletlerden.
Her şeyin devri geçmiş ama ben sistemin fedaisi olan "cerahat bakışlı futbolculara" inat çocukluğumun asil futbolcularını yad ettim.
Çocukluğumuzun efsanesiydi futbol. Paranın çok olmadığı insanlığın yok olmadığı yıllar.
Tabanlara çivileri batan Dinyakos ayakkabılar sahanın çamurunu alırdı da hiçbir futbolcunun sızlandığını duymazdık.
Ütülü mendillerin ceplerde taşındığı anlatsam şimdiki kağıt mendillerin yanında komik bulurlar, bulsunlar!
Zarfından kuşlar çıkan mektupları şimdi mumla arasın da bulsunlar.
Ne kadar yaşlansa da değerinden bir şey kaybetmezdi şarkılar.
Yürekler iki dirhem bir çekirdek.
Metin Oktay'ın rakiplerine gösterdiği zarafeti arıyorum bugün.
Büyükler yaşı büyük olduğu için değil küçükleri sevdikleri için büyüktü.
Çocuklara gözü gibi bakarlardı, şimdi koluna bant takılan terörist futbolcuların mahalle takımlarında bile yeri yok ama omuzlarda.
Evine ekmek götüremeyen babalar vardı da hepsinin başları önüne eğik.
Bakkallar "paran olunca ödersin" derdi. İnsanlar hal hatır sormaya meraklıydı dedikoduya değil. Mutfak penceresinden türkü söylerdi anneler.
Ortalık çiçek kokardı, limon kolonyası. Yemeklerin kokusu bile bölüşülürdü kimse ayrı gayri bilmezdi.
Her takımın kadrosunu biriktirir her futbolcuyu severdik.
Lefter'in Adalar'dan süzülen asaletini arıyorum bugün.
Dizlerimizin yarası çocukluğumuzun on dakika arasıydı.
Yere uzanırdı birimiz, diğeri yarayı üfler acıyı bile bölüşürdük.
Sevdiğimiz takım da kaybederdi, hep kazanmak diye bir şey yok. En fazla kar yağardı yüreğimize üşürdük.
Gökten elma düşerdi bahçelere, elmalar bütün çocukların başına düşerdi, cennete merdiven uzanırdı denizden.
Her çocuğun içinde başka bir çocuğa yer vardı da en ufak bir kötülüğe yer kalmazdı o yüzden.
Terbiyenin özne olduğu yıllar çocukların melekleriydi futbolcular.
Hakkı Yeten'in bulunmaz şefkatini arıyorum bugün.
Toklar açın halinden anlar gururu incitmeden yapardı yardımlarını.
İnsanlar yalana yabancı içtenlikle arkadaş. Gömlekler güneş lekeli. Bir gazozu aynı şişeden içerdik.
Geceleri başımızı döndürürdü gökyüzü; "önüm arkam sağım solum sobe." Saklambaç oynarken kaybolan arkadaşlarımı arıyorum bugün.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.