Kalite!
Futbolda kalite arıyoruz, yerin altına girmiş adaleti arıyoruz. Yerli hakemlerde bulamadığımızı yabancı hakemlerde arıyoruz.
Yumurta topuklu kabadayıların kurduğu düzene hala biat eden hakemlere "kendinizi nerede kaybettiyseniz orada arayın" diyoruz.
Milyonlarca dolar ödenip yedek kulübelerinde keyif çatan etiketli yabancılara; "size verilen her şeyi kabul ettiniz de sizden istenenleri neden vermediniz?" diye soruyoruz.
Birbirlerine karşı nefret timleri oluşturan kulüplere; "kaliteli bir takımsanız bunu rakiplerinize karşı sahada göstermelisiniz!" dediğimiz zaman, dev aynalarının karşısındaki yöneticileri ve başkanları görüyoruz.
Koltukların baş döndürücü etkisi gerçeklerin sayfalarını boş bırakırken, "senin kabın küçükse, denizin ne suçu var?" diyoruz!
Vatandaşın kredi kartlarının kesintiye uğratılmasından medet umulan bir düzende, kulüplerin milyonlarca dolar borçlarının tahsil edilmesinin ekonomiye sağlayacağı katkıyı görmezlikten gelenlere, "adaletse adalet" diyoruz, "borçsa borç!" O borcun çocuklarımıza kalacağı gerçeğinin sorgusunu iptal ediyoruz.
Çünkü futbol toplumu çocuklarının ödeyeceği borçları bile görmezlikten gelecek kadar körü körüne sevdalı.
Bazı sözler boşuna söylenmemiş;
"seviyoruz biz aşkın ıstırabını!"
"Futbola kalite gelsin, zarafet gelsin, el sıkmayı beceren sportmen başkanlar, her şeyden önemlisi de insanlık gelsin" diye haykırıyoruz.
Ama futbolumuzun yeni bir teori geliştirecek gücü yok! Ya da kimsenin işine gelmiyor.
Markalaştırma duygusunun kaliteye vermediği değerle, çocuklarımıza vermemiz gereken değer arasında sıkışıp kaldığımız için, gelecek zamanları öldürmüş olma ihtimalimiz oldukça yüksek.
Mazideki güzelliklerin fotoğraf sergilerini açıyoruz gözü kapalı olanlara.
Günahların sürekli olarak başkalarına yüklenmediği, kötülerin iyilerin hakkından gelmediği, yasaların kabadayıları değil namuslu insanları koruduğu, emeğin karşısında eğilenlerin bol olduğu güzel hayallerden bahsediyoruz!
Ölülerini de dirilerini de satan ahlaksız insanlara karşı ibreler namus, ilkeler haysiyet. Herkesin zarafet kitabını okuduğu, bileğine bastığı rakibinin canına okumanın vicdansızlık olduğu, sakatlanan futbolcuların sedyeyle çıkarılarken alkışa boğulduğu insanlıktan bahsediyoruz.
Çevresine duyarlı her renge saygılı.
Sosyal medyada trolleri beslemeyen yöneticilerden, elini sportmenliğe uzatan başkanlardan, anonslara bile gerek duymadan kanını ve organlarını bağışlayan insanlardan.
Yalanlara ve avanta haberlere tutkusu olmayan cömertlikten bahsediyoruz.
Paranın canı cehenneme!
Futbolun çocuklarla renklendiğini ve kaliteyle şekillendiğini bilenlerden, adaletin herkes için gerekli olduğunu hissedenlerden, kaybederken kendini kaybetmeyenlerden, insanları dolandıran imparatorlara kulluk etmeyenlerden.
Mucizeden bahsediyoruz!
Futbol ve kalite arasındaki "düalite" anlamını kaybetmişken, bizim bahsettiklerimiz nafile. Kafile halinde geliyorlar çocuklarımızın üzerine. Sosyal medyadaki troller, bilumum haşereler, adalet trenini durduranlar, kalitenin ve zarafetin beline vuranlar!
Onlara ayna tutuyoruz ama yüzleri yok!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.