Mama!
- Hakkı Yalçın Yazıları
- 21 Mart 2024, 20:56:41, Güncelleme: 22 Mart 2024, 06:50:08
Gazetelerin sadece spor yazarları için satıldığı yıllar vardı. Gazetecilik mesleğinin öznesi edebiyattı, haysiyet ve dürüstlüktü. Efsane İslam Çupi vardı, Namık Sevik, Necmi Tanyolaç, Samim Var ve diğerleri, Sonrasında birileri türedi, boş cümlelerle ekranlarda ve sosyal medyada cirit atanlar sistemin gözbebeği oldular. Üstlerindeki hakem giysilerini ve formalarını çıkarmayanların mesleği haline getirilen o güzelim gazetecilik telef oldu! Odalarını şarap mahzenine çeviren yayın yönetmenlerinin icat ettiği yeni gazetecilikte adaletle kurulan bağlar zayıfladı kötülük güçlendi ve kendi kurallarını icat etti. Çıkarcılık sistemin parçası haline dönüştü. Şimdi ortalık kan kokuyor, ateş benzin emiyor kimsenin umurunda değil?
İnsanlar sahanın içine girdi, çok daha büyük olaylar da olabilirdi. Ama suçlular sadece tribünlerde değil. Kulüplerin içinde oluşturulan yeni moda yönetici tiplerine de iyi bakın. Maçlardan önce kurdukları cümleler kaç kalibre? Şehirlerarası teröre bastırılan davetiyelerden ne haber? Rakip futbolculara saldırmak taraftarlık değildir. Tribünlerden sahaya girenler en ağır şekilde cezalandırılmalıdır ama yerde ölü gibi yatan "bir insanın kafası" tekmelenmesi gereken futbol topu mudur? Böyle bir nefsi müdafaa olamaz. Korunma içgüdüsünü ilkel bir savunmayla geçiştirmek mümkün değilse, böyle bir hareketi görmezlikten gelmek vicdan sorunudur! Hiç kuşkunuz olmasın ki bedelini çocuklarımızın ödeyeceği yıllar bekliyor bizleri. İşin
Sadece sahaların içine değil futbolun her köşesine bakalım. Haksız kazancı düdükleyenlerle parayı verenlere düdük üfleyenler arasındaki sayısal bağlantılar ne matematik kurallarına uyar ne insanlık kurallarına. Ama birileri her şeyi kitabına uydurur! Adalet yoktur ganimet vardır ve hiç kimse hakkı olmayanı reddetmez. Bu da futbolumuzun karakteridir! Oysa futbol adaletin ve asaletin yürürlükte olduğu ülkelerde sanat yerine geçer. Bizler adaletli sistemin getireceği her türlü sonucu sonuna kadar destekler, buna "hak edeni alkışlamak" deriz. Ne yazık ki futbolumuz hakem çöplüğüdür, başkanlar ve yöneticiler de sadece kendilerine geri dönüşüm!
Vicdan insanın kara kutusudur para kutusu değil! O yüzden her türlü saldırıya da her türlü haksızlığa da karşı durmalıyız. Ama kendimize ait olmayanı reddetmedikçe asaletten de adaletten de söz etmeye hakkımız yok. Eğer sadece limon sıkılırken yüzümüzü ekşitiyor da gerçeklerde dilimiz damağımız kuruyorsa alışkanlığımıza saysın hayat! Her şey bu kadar basit mi? Nefsine hakim haksızlığa yargıç olmadıkça oynanan oyunları görmek mümkün değilse bunun adı renk körlüğüdür!
Asıl tehlike yarınlarımız kefenlendi! Bir daha kimse kimseyi sevmeyecek. Çocuklarımızın beynine enjekte edilen "nefretin hasat mevsiminde" ellerini ovuşturanları biliyoruz. Çünkü şiddeti ve nefreti körükleyen sistemde birilerinin "maması" var. Ama mademki mesele çocukları korumak ve sportmenliği savunmak. Artık bu işin "aması maması" yok!
Ömrümüz birilerini adalete ve insanlığa davet etmekle nihayet bulacaktır. Bu kalleş düzende sırtımızdan vurulmazsak ölene kadar yazacağız. Bizi de böyle kabul etsinler! Nasılsa ölümüzü alacak hayat!