Ustalık!
- Hakkı Yalçın Yazıları
- 20 Şubat 2024, 20:44:57, Güncelleme: 21 Şubat 2024, 06:50:12
Oynanan futbol çekilmiyorsa, sen gecenin ipini çekeceksin. Sahadaki zemin hareket alanını daraltıyorsa sen fikirlerini genişleteceksin. Bütün hafta Galatasaray-Ankaragücü maçının oynanacağı stat üzerinden farklı zemin yaratanlara karşı, Rize'deki saha şartları için "olağanüstü hal" ilan edeceksin. Ve ilk yarıdaki oyun planını değiştirirken cesaretini ve gerekirse kariyerini ortaya koyacaksın. Buna hayal edileni yaşanır kılmak denir, karşılığı da ustalık apoletiyle ödenir! İsmail Kartal'ın bu sezon ustalığını sergilediği maçlardan biriydi Rizespor maçı.
Cesaret kadar biraz da talih gerekiyor insana. Serdar Dursun piyangodan çıktı, bir dokunuşla gidişatı değiştirdi. Mert Hakan Yandaş ilk kez "olağan dışı" bir görüntü çizdi. Ve İrfan Can Kahveci. Maçın hangi dakikasında oyuna girerse girsin takımına değer kazandıran biri resminin çerçevesine yeni çiviler çaktı. Geçen iki sezondaki İrfan Can Kahveci'nin eleştirilecek yanı çoktu ama bu sezon övgüleri en çok o hak ediyor. İrfan Can oynayacak durumda olduğu her maç birinci dakika o sahada yerini almalı. Yabancılara kıyamayanlar, İrfan Can Kahveci'yi dakikalarca kenarda oturtarak neler kaybettiklerinin farkına varsaydı durum çok farklı olabilirdi. Bunun da sorumlusu İsmail Kartal!
Rize'de futbol olarak görsel karşılığı olmayan bir zeminde hiçbir futbolcunun eleştirilmeye hakkı yok. Ama iki takım futbolcularının verdikleri mücadele alkışlanmalıdır. Asıl mesele futbolun marka değeri konuşulurken hala böyle zeminlerde futbol oynanmasına izin verilmesi. Bu maçın devre arasında Arsenal-Burnley maçına baktım da orada da sıkı bir yağmur vardı ama topun zıplama şartlarında bile en ufak bir değişim yoktu. Hiçbir kalenin önü de 70'li yıllardaki İnönü Stadı gibi değildi.
Galatasaray, Ankara'da güle oynaya kazandı. Karşısında rakip yoktu havası yaratılmışsa, Galatasaray'ın baskısından kaynaklandı. Herkes Galatasaray'dan Ankaragücü'ne kiralık giden Kazımcan'ı konuşuyor. Goller o kanattan geldi diye bir delikanlıyı ipe çekmek kolay. Ankaragücü futbolcularının içinde sahaya yüreğini koymayanları tesbih gibi yan yana dizsinler, 20 yaşındaki bir delikanlıyı cümlelerle kurşuna dizeceklerine!
Konyaspor karşısında ilk yarıdaki Beşiktaş'ı izleyen, "bu takımın galip gelebilmesi için mucize gerekir" diye düşünmüştür. O mucize yine Semin Kılıçsoy'la gerçekleşti. Konyaspor'un gardı düştü. İkinci yarıda sahayı da topu da iyi kullanan bir Beşiktaş çıktı ortaya. Herkesin işini yapması gereken bir takımda hiç kimse "herhangi biri gibi" davranamaz. O yüzden galibiyet saygıyı hak ederken, soru işaretinin çengelindeki şüpheleri de görmezlikten gelmemek gerekiyor. Yeni transferlere gelince; Muci büyük katkı sağlar ama Semih'ten başka onu kim tamamlar bekleyip göreceğiz.
Zalim bir zaman tünelinin içindeyiz. Bu sezonun modası; rakibinin bileğine basmak. Birinin ayağı kırılana kadar bu zalimlikler devam edecek. Rakibine saygı duymayan futbolcular kadar bu zalim üretimin diğer suçlusu hakemler. O hakemler sadece uyduruk penaltılarda değil, bileğe basılan kasti hareketlerde bile adam ve takım kayırıyorlar. Hakemlik adalettir asalettir, bunu bilmeyen düdüğünü boynuna kolye yapsın. Adamına göre görüş açısı belirleyen VAR hakemleri de iki renkli gözlük kullanacak kadar mert olsunlar da ekran başında boyalarını boşuna akıtmasınlar. Kirli tencereye uymak için yuvarlanan kapakları hiçbir su paklamaz çünkü