Anahtar!
Liderliğin iki yakın komşusu, öyle ya da böyle maçları kazanırken kapılar da birbirine açık duruyor sanki. En ufak bir hatada "yer değiştirmek" kaçınılmazken, kazanırken bütünleşmek kadar kazandıktan sonra gerçeklerle yüzleşmek gerekiyor. Liderlik; galibiyetten başka laftan anlamaz, hele rakibin de kazandığı sürece! O yüzden liderliğin anahtarını kapının üzerinde bırakmamak zorunludur.
Bazen maçı koparması beklenirken bir "yara" gerekiyor Fenerbahçe'ye, sonra o yarayı onarmak için geri dönüş. Savunmadaki çatlakları onarmak için yapılan transferlerin arkası kesilmiyorsa, özellikle orta alan oyuncuların rakip alana bindirirken arkalarına bakmaları zorunlu. Her şeye rağmen verilen mücadeleye baktığımız zaman Fenerbahçeli futbolculara yakıştıracağımız en anlamlı gerçek; "aynı aşkın savaşçıları" olduğudur! Yeteneklerinin verdiği yetkiyi olumlu kullanan Cengiz Ünder'in daha önce attığı gollerdeki şifreler rakip takımın eline geçse de onun vuruşlarına kalecilerin yapabilecekleri fazla şey olamıyor. Topun ayağında can bulmasıyla tribünlerde heyecan bulması arasındaki ilişkinin tanımlaması da "Cengiz vurursa gol olur!"
Ankaragücü karşısında Dzeko'nun kaçırdığı pozisyonların üzerini örten bir direnişi ve mücadelesi vardı. O yüzden sahada kaldığı sürece pozisyonların içinde bıraktığı izlere iyi bakmak gerekir. Yüzündeki hüzün de içi içini yiyen "kral adam" yüzüydü. Maçın içinde parmakla gösterilen adam yine Ferdi Kadıoğlu. Beceri ve direnciyle rakibi bıktıran bindirmelerle ritmini hiç bozmuyor. Ondaki çocuksu telaşın sevimli bir yanı da var.
Topları direkten dönen bir takımının talihinin son dakikalarda dönmesi kaçınılmazdır. O yüzden Galatasaray'ın son dakikalarda attığı gol emeğin ödülüdür. Bu sezon adamım; Barış Alper Yılmaz. Hırslı bir oyuncudan star etiketi bastırıyor. Kendini geliştirmek istemeyenler için de afişler astırıyor duvarlara. "Galatasaray son maçlarda zorlansa da istediğini elde ediyor ama ortada futbol yok. Barış Alper Yılmaz hırslı bir oyuncudan star etiketi bastırıyor. Kendini geliştirmek istemeyenler için de afişler astırıyor duvarlara. "Formanın içine yüreğinizi koyarsanız maçın kazanılma şartlarını da oluşturabilirsiniz" notuyla birlikte. Galatasaray'da Abdülkerim'in yokluğu Icardı'nin yokluğu kadar sorgulanmalıdır. Futbolda oyun kurma matematiğine en uygun savunma oyuncusu Abdülkerim. Onunki savunma rapsodisi.
Beşiktaş'ın kötü bir sezon yaşadığı yetmezmiş gibi, üstüne üstlük Beşiktaş denince hakemlerin gözüne "katarakt iniyor!" Beşiktaş Teknik Direktörü Fernando Santos'un hayallerle dolu basın toplantısından kalan tek gerçek; "iki maçtır penaltımız verilmiyor!" Bu ülkede adaletin hükmü yok, Fernando Santos gibi misafir adabındaki adamların haklı görüşleri de hakemleri pek ilgilendirmiyor. H H H Kötülük cilalanırken, futbol medyasında çamurdan heykel üretimi sürerken, kara paranın gölgeleri yönetici siluetleriyle kendini gösterirken, görecek çok şeyler var daha! Futbolun harcı alın teri ve emekti, borcu da insanların gösterdiği sevgiyi ve saygıyı adaletli biçimde geri ödemekti. Temeli para üzerine kurulu hiçbir gerçeğin ruhunda zerre kadar insanlık da yoktur meslek onuru da.
Para politikasının hançerleri futbolun kalbine saplanıyorsa o hançerleri tutan ellerin ve dillerin yağ oranları nasıl hesaplanıyor? En çok bunu merak ediyorum
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.