Futbol melekleri
- Hakkı Yalçın Yazıları
- 06 Mart 2023, 20:32:12, Güncelleme: 07 Mart 2023, 06:50:20
Kayseri'de galibiyete inanmış Fenerbahçe'nin orta halli futbolu vardı. Tribünde taraftarı olmasa da "tarihinden gelen tutkuyla" davaya inanmışlığın sahaya yansıması vardı. Futbolcularda sezon başındaki futbolu yeniden hayata geçirmeye "hazırım" duygusu veren bir ruh hali vardı. Ama sahada terbiyeli ve yetenekli bir Ferdi Kadıoğlu gerçeği vardı.
Fenerbahçe takımındaki sihirli ışıktır Ferdi Kadıoğlu. O formanın içinde aldığı her nefesin karşılığını vermeye ant içmiş. Teorisini anında pratiğe geçiren eylemci. Top ayağına gelmeden ne yapacağına karar verebilen özel biri. Ne bir hırçınlığı var ne saygısızlığı. Attığı gol Fenerbahçeli çocukların rüyalarına taşınacak kadar özeldi.
Valencia'ya da parantez açmalıyım. "Gol" adını vermiş ona. Rakip kale önünde bulunması gerektiği yeri de biliyor, adam eksiltip son vuruş ustalığını göstermeyi de. Şimdiden sezonun kralı sayılır. Arda Güler'in sahadaki varlığının ne çok şey ifade ettiğini de görmemiz gerek. Sol ayağıyla sahanın her yanına hükmeden bir duruş sergilerken, yüzündeki tertemiz ifadeye bakıyoruz. Böyle biriyle futbolumuzun kanayan yerlerini ovuyoruz. Eski zaman efsanelerinin fotoğraflarını çıkarıyoruz hatıra defterlerimizden. "O güzel insanlara ne çok benziyorsun Arda" diyoruz. Kayserispor tribünleri bile bu delikanlıyı oyundan çıkarken alkışlıyorsa, "futbolumuzun böyle meleklere ihtiyacı var" demektir.
Ankaragücü karşısındaki Beşiktaş'ın dağınık haline baktım. Gol kaçırmanın bu kadar kolay olmasıyla, rakibe kolay pozisyon vermek arasındaki çelişkiler puan kaybına sebep olabilirdi. Bazen bir pozisyonla maçın tarihi yazılır. O da kaleci Mert Günok'un direk dibinden yaptığı harika kurtarıştı. Maçın kaderini de o değiştirdi, atılan goller değil.
Geçen sezonun şampiyon Trabzonspor'unu arama çalışmaları sürüyor ama o takımı bulmak pek mümkün değil. Bazı futbolcular o kadar gamsız ki kendilerine sordukları adreste bile kayıplar. Onlar deplasmanlarda "yenilgiye kaçan" kestirme bir yol bulmuşlardı, 36 maçlık iç saha efsanesini de yıktılar. Bu sezon böyle geçeceğe benziyor!
Asıl meselemiz futboldaki şiddet, tribünlerde atılan linç çığlıkları. Sporun anlamı, cana duyulan saygı bunların zerre kadar anlamı yok. Pazar günü çocukluğumdan kanatlanan bir kuş geldi omuzuma kondu. Hatıralar tarlasında dolaşmış da birkaç fotoğraf bıraktı siyah beyaz! O fotoğrafların altında kendi el yazımızla imzamız duruyor. "Bizler dil, din, ırk farkı bilmeyiz!"
Hafızamdaki eski güzellikleri selamlarken, şimdiki zamanın çirkinliklerine bakınca kahroluyorum. İyiliklere alıcı bulmak için hepimizin üzerine düşen bir şeyler var ama kötülüklerin arkasını sıvazlayan da çok. O yüzdendir ki çamur adam etkinlikleri futbolun her daim hizmetindedir. Ve o yüzdendir ki ne kadar peşlerine düşülse de "faili meşhur" adamlar beslendikleri ortamdan fazla uzaklaşmış olamazlar. Yazdıklarımın her hakkı mahfuzdur! Bu yazıyı kötüler okumasın! Okusalar da anlamazlar!