Armoni!
- Hakkı Yalçın Yazıları
- 26 Aralık 2022, 22:13:48, Güncelleme: 27 Aralık 2022, 06:50:18
Trabzon'da sezon başından beri en etkisiz Fenerbahçe'yi izledim. Takımın bir tarafı yanlış formüle edilmişti, öte yanı Trabzonspor tarafından kontrol altına alınmıştı. Ligin başından bu yana "usta hoca" diye yere göğe sığdıramadığımız Jesus, cumartesi gecesi "pandomim hocası" gibiydi. Kazanmaktan çok, kaybetmemeyi göze almıştı, payına düşen neyse onu aldı! Lige verilen arada bazı futbolcuların, gerçek kimliklerinden uzak kaldığını da işaret etmeliyim. Fenerbahçe orta alanının "yürüyen merdiven" pozisyonunu tercih etmesi, Crespo'nun "beni sahadan atın" modundan kurtulamaması sonucu belirleyen etkenlerden biri oldu. Yaratıcılığın en aza indirgendiğini mücadelenin yetersizliğini öne çıkaralım. Valencia gibi bir adamın oyuna neden bu kadar geç alındığının sorgusunu da "elindeki gücü saklamaktan sanık" Jesus'a bırakalım. Ama Fenerbahçe'nin mevcut kalitesinin lige verilen arada sekteye uğradığını da inkar etmeyelim.
Trabzonspor adına zarların düşeş geldiğini düşünmek haksızlık olur. Derbi kalitesinden söz etmiyorum ama mücadelenin de armonisi vardır hem rakibi sindirir hem kazanma sadakatinin dışa vurmasının sebebi olur. Takımın her futbolcusu galibiyete sevdalıysa, Trabzonspor'un galibiyeti tutanaklara "helalinden kazanılmış 3 puan" olarak geçer. Futbolun akıl oyunlarını da hesaba katmak gerekiyorsa, Abdullah Avcı'nın harika hamlelerinin galibiyetin koşullarını oluşturmasındaki sihri de ortaya döker!
İstanbulspor karşısındaki Galatasaray'a baktım da lige verilen arada "liderlikle ilgilenmişler!" Ama maçın ikinci yarısında ve özellikle uzatma dakikalarında maçı korku filmine dönüştüren bir Galatasaray'ın Sivasspor maçı öncesi iyi sinyaller vermediğini de belirtmeliyim. Ortada soru işaretleri varsa, İstanbulspor karşısında ilk yarıdaki 2-0'lık galibiyetin arkasına saklanmakla yakalanmak arasında bir adımlık mesafe vardır. Unutulmasın ki liderlik ele geçirildiği zaman daha büyük sorumluluklar ister. Ayağının altındaki toprağın kayma ihtimali bile hesaba katılmalıdır.
Gaziantep karşısındaki Beşiktaş'ta "yenilmeye gelmiş" bir takım duruşu gördüm. Beraberlik golünden sonra ortaya çıkan kazanma coşkusu "bu dakikalara kadar neredeydiniz?" sorusunun cevabını arıyor. Beraberlikle yetinemeyecek kadar büyük düşünmek Beşiktaş'ın ruhunda varsa,
Gaziantep'te yenilmediğine şükretmek de maçın gerçeğinde var! Ama hepimizin gördüğü gibi bazı futbolcuların bu takımda asla yeri yok!
Haftanın en şaşırtıcı sonucu bana göre Ankaragücü'nün Antalyaspor'u deplasmanda yenmesiydi. Bunda Ömer Erdoğan gibi bir hocanın Ankaragücü'ne kattıklarının değeri büyük. Doğru adamlar takımları yola sokar!
Görünen bir şey varsa bu ligde daha çok sular akar. Ama yeni bir yıla girerken söylemlerdeki tahribatın tamiratlarının zor olduğunu belirtmekle yükümlüyüz. Bu ülkede "yoğurdum ekşi" diyenler olmadıkça, adalet ve asalet kriterlerinin ön plana çıktığı bir futbol düzenimiz asla olmayacak. Olanlarla idare etmek var ya! En acısı da bu!