Sessiz çığlık!
- Hakkı Yalçın Yazıları
- 03 Kasım 2020, 23:23:58, Güncelleme: 04 Kasım 2020, 06:50:09
***
Yapılan transferler içinde Valencia'yı parmakla gösteririz. "Takımın sihirli küresi duran toplar" deriz ama bol pozisyon harcamaya yatkın hacmine "talihsizlik değil beceriksizlik" diye not düşeriz. Podolski'nin attığı golde kendilerini ihbar edenlerin gelecek maçlar için tehlikeli anons olduğunu belirtir, hala savunma kurgusunun oturmadığından söz ederiz. Sosa'nın durarak anlatamadığını koşarak anlatanlardan bekleriz. Gustavo'yu ve Caner'i tırnak içine alırken ve Perotti'nin bileklerinin zora giren maçlarda "B Planı için" biçilmiş kaftan olduğunu belirtirken bu soruyu hep soracağım; "Mert Hakan'ın bu takımda ne işi var?"***
***
Hayatımızda futboldan daha önemli gerçeklerimiz var. İzmir'deki depremden sonra insanlık için çalışan kurtarma ekiplerindeki kahramanlara baktım. "Onların isimlerini bilmiyoruz ama hayatında bir çocuğuna el uzatmayan zalimlerin isimlerini sokaklara ve üstgeçitlere veriyoruz" dedim. 4 yaşındaki Ayda'nın 91 saat sonra enkaz altından sağ çıkarılmasına baktım, sonra hayata el sallamasına. O çocuklar için her hareketin bir sırrı var her sırrın bir kapısı. O kapıların anahtarı sevgi. O sevgiyi futbolun içindeki ve dışındaki birçok insanda bulamıyoruz. Çocuklar hapşırsa "çok yaşa" demeyenler var. Oysa çocuklar olmasa hayatın da anlamı yok futbolun da. Düşünüyorum da nedir bu kin nedir bu nefret? Ve nedir bu sosyal medya mezbahaları?***
Bu hafta Lösemili Çocuklar Haftası. Depremin hüznünü taşırken o çocukları da unutmayalım. Onların çığlıkları sessizdir, yüreğinizi açarsanız duyabilirsiniz. Onların masalları tutuşmuştur da elinizi uzatsanız söndürebilirsiniz. Tıpkı enkazdan bebekleri çıkaran deprem kurtarma ekiplerinin kahramanları gibi.