Ayna!
Bir kısım Beşiktaş taraftarının Şenol Güneş'e gösterdiği haksız tavra baktım.
Elindeki kor çubukla Beşiktaş Kulübü'nde tarih yazan Şenol Güneş değilse kimdi?
Takımın içi "hortumlanırken" dimdik ayakta kalabilecek başka bir teknik adam Beşiktaş'ın tarihinde mevcut mu?
O tepkiye karşılık ellerini taraftarı avuçlamak için kullanan bir adama saygı göstermeyenler, 4 sezonluk sürecin hikayesini hatırlar mı acaba?
Takımın en hayati noktalarında bütün futbolcuları bir şekilde gönderilirken, asıl suçluyu gizlemek için Şenol Güneş'e yüklenmek gerçek taraftarlığın ruhunda mevcut değildir.
O yüzden Beşiktaş taraftarı yeşilde geçsin, kırmızıda dursun.
Şenol Güneş bu takıma tarih yazdırdıysa Şenol Güneş dendiği zaman Beşiktaş taraftarı alkışlarla ayakta dursun!
Şenol Güneş'in anlamını en iyi biçimde yokluğunda hissedecekler ki.
Bu sıradan cümlemiz de gelecek zamanın kulaklarına küpe olsun!
Bu ülke doğru insanların arkasında durmayı sevmedi. Saldıranı sevdi kötülüğü ayağa kaldıranı.
Saniyede 24 kare çirkeflik yapanı.
Geçmişteki asaletin bütün izleri silinirken her taraf çamur deryası!
Futbol bu mudur yani?
Bizim çocuklarımız buna mı layık?
Abdullah Avcı bir ilçe takımını büyükleri alt edecek hale getirmekle neredeyse "suçlu" ilan edildi.
Uğradığı haksızlıklara rağmen verdiği mücadele o yüzden çok anlamlıdır.
Futbolda şiirselliği öne çıkaran adamdır Abdullah Avcı.
Sadece futbolun bilimsel yanını değil, ömrünü asaletle sürdürmeye yemin etmiş bir teknik adamın hikayesini yazıyor.
Kurgulanan lig düzenine inat "takım kurma" gerçeğinin mimarlığını üstleniyor.
Suskunluğu saygıdandır.
Akademik çalışmalara yönelmesi günü kurtarmaktan çok daha anlamlı bir yatırım anlayışının eseridir.
U 17 Milli Takımını Avrupa Şampiyonu yapmasından sonra kendini nasıl geliştirdiği irdelenirse futbolun gelişimine ne çok katkı sağlayacağına kimsenin şüphesi olmasın.
Takımı lider olduğu için yazmıyorum bunları.
Abdullah Avcı'nın şampiyon ruhu için yazıyorum.
İnsanları evire çevire kabalığa ve zorbalığa sürükleyen bir düzende pırıl pırıl kalan bir adamın verdiği mücadele ve duruşu için.
Fenerbahçe hala küme düşme çemberinin içinden çıkamadı.
"Bu kulüpten içeri giremez" denen adamın yalanlarından kalanlar bunlar.
İlk masal güme gitti; "ikinci yarının lideri olacağız!" İkinci masal süsleniyor; "gelecek sezon 50 yılın takımını kuracağız!" Biz de diyoruz ki; "sen saatini korkaklığa kurma yeter!" Futbolcuları işaret ederken;
"bu takımda oynamak başkalık ister" diyor.
Biz de diyoruz ki, "Bu kulüpte görev almak ciddiyet ister!" Başarısızlığı; beceriksizliğinin dışında tutmak isteyenler önce aynaya baksın!
Comolli hala mutlu, ağzındaki sakızla balon bile yapabiliyor.
Getirdiği adamlarla Fenerbahçe'yi kaç yıl geri götürdüğünü görüp hesaplayacak bir hesap uzmanı henüz Fenerbahçe'de mevcut değil.
Bu adamın sadece paraya eğilimi var, gerisi umurunda değil.
Ne yazık ki yanlışın bu kadar net biçimde "doğrulanması" ilk kez olmuyor.
Ve hala bu adam el üstünde!
Not: Fenerbahçe suç ortaklığıyla gurur duyulan bir şirket değildir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.