Bakış!
- Hakkı Yalçın Yazıları
- 01 Şubat 2019, 00:48:15, Güncelleme: 01 Şubat 2019, 08:00:10
Teşvik primi dağıtan teknik direktörlerin bile el üstünde taşındığı ülkede güzellikleri bulmak zorlaştı. Aykut Kocaman'a bakıyorum, Konya'ya hayat veren adama. Popülizmden uzak kendi gerçeklerini inşa ederek doğru bildiği yolda kendi halinde yürüyor. Ne özel sosyal medyası var, ne besleme medyası! Ondaki sükunetin içinde bir direniş var. Ve kendisine yapılan haksızlıklara "okkalı bir cevap!"
Ünal Karaman'a bakıyorum. Onda nostaljiye saygı ve dostluğa sonsuz bir cömertlik var. Hiç unutmuyorum, 2010 yılında Ümit Milli Takım'a genç futbolcular seçmek için gittiği Avusturya'dan dönüyordu, ben de Beşiktaş-Rapid Wien maçından dönüyordum ve havaalanında karşılaştık. Yine mide ağrılarım tutmuştu ve halimi görünce yanıma oturdu benim için "iyilik duası" etti. O fotoğrafı ömrüm boyunca unutmam mümkün değil. Kafası güzel adamlarla yüreği güzel adamları ayırmayı yıllar önce öğrendim çünkü. Şimdi Trabzon'da fındık kabuğundan gemiler yapıyor! Büyük denizlerde yüzdüreceğine zerre kadar şüphem yok.
Bir zamanlar futbol birbirini kırmamak incitmemekti, her şeyi sahanın ortasındaki mücadele belirlerdi. Kulüp başkanları futbolun önüne de geçmezlerdi başarısızlığın arkasına da saklanmazlardı! Birbirine fazla gelen zarafeti vardı her birinin. Şimdi adı büyük başkanların cümlesini toplayın, bir tanesine bile yetecek zarafet mevcut değil. Hepsi tribüne oynuyor! Ben de diyorum ki! Madem bu kadar iyi başkanlarsınız; neden kulüplerinizi el açar hale getirdiniz? Kendinizdeki zarafeti bitirdiniz de taraftarlarınızı neden birbirine kin kusacak hale getirdiniz? Dünyanın hangi ülkesinde bir başkan diğer başkana "hayvanlarla hayvan olamayız" diye bir cümle kurar? Hangi başkan emek hırsızlığına balıklama atlayıp takımına gol yediren kaypak futbolcusunu yereceğine hakeme yüklenerek diyet ister? Bu tarz başkanlık onlara taraftar kazandırabilir ama kaybettikleri zarafeti asla.
Bu sevgisiz düzende taraftarlara bakıyorum! Çocuklarının istikbalini gözden çıkaranlar için yeni taraftarlık kursları açılmıştır. Onlar futbola kurban olsunlar ama çocuklarının kıyılmasına da karşı dursunlar! Körü körüne sevdalı bir taraftar değil de "gerçek bir baba" olduklarının farkındaysalar eğer!
Çocuklarımızın geleceğine ışık tutmayacağız da soytarı sinemasında ahlaksızlığa yer gösterici olacağız öyle mi? Futbolun yanlışlarını duyurabilmek için bazen romantik cümleler kullanıyorum bazen de kendi kendime söyleniyorum. "Daha çok bağırsana!" Sonra "boş ver" diyor mantığım. "Sen ne kadar megafonsan onlar o kadar sağır sana!"