Terminal!
- Hakkı Yalçın Yazıları
- 29 Mart 2018, 22:37:08
Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali'nde yaşayan 22 yaşındaki basketbolcu Mehmet Şanlı'yı konuşuyoruz.
Fenerbahçe ve Beşiktaş'ta basketbol oynayan 2.04 boyundaki yetenekli gencin hayallerinde NBA yatarken, şimdi terminalde yatması ne kadar dramatikse, o gencin oralara sürüklenme sebebi de içler acısı.
Meselenin özünden aile içi şiddete uzanan bir dram çıktı da, Türkiye Basketbol Federasyonu'nun devreye girmesiyle tedavi altına alınması arasında geç kalınmışlık gerçeği yatıyor.
Psikolojik destek terminale düşmeden önce sağlanmalıydı.
Yani Beşiktaş ve Fenerbahçe kulüpleri tarafından.
Bir gencin hüznünde mazideki izler kadar sporcuyu sadece mal gibi gören "görmeyen gözler" oluşturuyor.
Gencin bedenindeki izleri masörler fark etmiş de, yüreğindeki izleri niye kimse görememiş?
Eminim ki o yöneticiler için Mehmet Şanlı'nın yüreğinin duvarında şu sözler yazılıdır.
"Size üzerimdeki ağır yükü boşaltmanız için imza attım!
Siz beni hamal zannettiniz."
****
Sadece bu gencin değil, nice futbolcunun psikolojik desteğe ihtiyacı olduğunu sahada izliyoruz.
Kişilik travması yaşayanlardan, kazandığı paranın altında ezilen ruh yoksulluğuna kadar.
Peki, ya teknik adamlar?
Gerçek hastalık onlarda.
Kazanmaktan başka hedef tanımayanların, insanlığın bile kaybedilmesinden sorumlu olduğunu söylesek ne fayda.
Onlar tribünleri de kendilerine benzettiler ve sedyeyle sahadan çıkarken yuh çekilen tribün resimlerini onlar ürettiler.
***
Kaç yıldır oluşturulan saygısız futbol ortamını sevmiyorum.
Hayatta en çok çocukları sevdim.
Sonra güneşin batışını.
Başka çocukların sabahlarına doğacağını bildiğim için.
Güneş umuttur çünkü!
***
Geçenlerde bir okuyucum karşıma çıktı; "Son zamanlarda çocukları çok yazıyorsunuz" dedi.
"Rahatsız edici bir konu mu?" diye karşılık verdim.
"Yoo hayır" dedi, "Bir tehlike mi var?" Güldüm, "hiçbir çocuğun günlüğünü okudunuz mu?" diye sordum.
Üstelik iki çocuk babası olduğunu söyleyen birine.
"Hayır" dedi, "benim çocuklarım günlük tutmaz." "Gözlerinden de okuyabilirsiniz" dedim de güldü.
Bir anda dili senli benli oldu.
"Abi" dedi "sen fazla hayal kuruyorsun!" "Evet" dedim, "Çocukluğumun maç izleme şartlarının şimdiki çocuklarda olması gerektiğinin hayalini kuruyorum." "O yüzden katil kılıklı başkanlardan, teknik adamlardan ve medyadaki tetikçilerden çocukların korunması gerektiğini savunuyorum." Garip bir şekilde başını iki yana salladı. Anladı ya da anlamadı.
Ama ben giderken son sözümü söylemem gerektiğini de hissettim.
"Çocuklara kurulan tuzakları uzaklarda aramam.
En çok kendi çocukluğundan eser kalmayan babalardan korkarım."
***
O yüzden bizde kurulan her cümle sahibini bulur.
Bulmuyorsa bizim gibileri çok bulunur!