Karakter uyanması
- Hakkı Yalçın Yazıları
- 25 Ekim 2016, 00:40:52
Galibiyete olan zaafını futbola olan tutkusundan üstün tuttu.
Bu duygu dün gece için yeterlidir.
***
Takımda alışılmış genel iştahsızlık yoktu.
Sınırları zorlamak vardı.
Van Persie gibi iki dirhem bir çekirdek dolaşanlar bile yoktu.
Kılını kıpırdatanlar vardı.
Özellikle sağ kanatta yapıcı paslar, rakibe kendi alanında baskı uygulamak gibi bu sezona özel bir güç gösterisi de vardı.
Maç boyu yeteri kadar pozisyon üretilmese de, Konya'nın içe dönük kalmasının sebebini Fenerbahçe'nin mücadele gücü belirledi.
Geceyi özetlersek.
***
Maç boyu birbirine arka çıkan adamlar arasında öne çıkan kimdi derseniz.
"Lens" derim.
Lens'in rakibi sendeleten bir duruşu varken, takımın hız ayarını değiştiren yanı da dikkat çekiciydi.
Oynadığı süre içinde çok iyi mücadele etti, yaptırdığı penaltıdaki incelik de caba!
Oyundan çıktıktan sonra yokluğu en çok hissedilen adamdı.
***
Maçın ikinci yarısında klasik Fenerbahçe gerçeğinin yansımasını gördük.
Konyaspor orta alanda kalabalıklaşınca, Fenerbahçe kalesi önünde aksiyonlar da yaşandı.
Fenerbahçe'nin her yanı 3 puanı istiyordu da, bir yanı da kazaya kurban gitmek istemiyordu.
O yüzden tedirginlik ve cesaretin med cezirinde gelgitler yaşandı.
Sonuç olarak Fenerbahçe istediğini aldı.
Çünkü dün gece Fenerbahçe'nin her şeyiydi.
Konyaspor'un bir şeyi.
***
Dün geceki sonuçtan sonra Advocaat'a maç öncesi kuşku uyandıran bir kadrodan mucize yarattı diyemeyiz.
"Dahi" de diyemeyiz!
Futbolcuların verdiği mücadeleyi öne çıkarırsak, sorarız.
Eleştirilerin isyanı mıdır sahneye konan?
Yoksa futbolcuların kendilerinde mevcut olanı bugüne kadar esirgeyip "nihayet" dışa vurma isteği mi?
Eğer bu bir karakter uyanmasıysa.
Varoluşun geçici olmayacağı temennisiyle.