Hala yaşadığını zanneden ölüler

Dün gece yine gördük ki.
Fener cephesinde yeni bir şey yok.
Avrupa masalı da korkaklık kesintisine uğrarken.
Ligde kül olanlar Avrupa'da duman.
***
Rakip içi geçmiş Manchester.
Aslında gol atacağı bile yok.
Ama sahada "ben buraya yenilmeye geldim" diye bas bas bağıran bir Fenerbahçe var.
Bir takım rakip alanda 3 pas yapamıyorsa.
Bir takımın iki savunma oyuncusu icat ettiği penaltıyla Manchester forvetinin yapamadığını yapıyorsa.
Biz böyle bir takıma "hala yaşadığını zanneden ölüler takımı" diyebiliriz.
***
Bir takımın yanlışlarını terk etmesi için güç gerek.
Dün o güç de yoktu.
O gücü ayaklandıracak ruh da!
Ne bekliyorduk ki zaten.
Her maçta yeni bir cinnet peydahlamaları olasılık haline gelmişken.
***
Böyle yenilgilerin savunulacak yanı yoksa!
Bazılarının o formayı giyme hakkı da olmamalı.
Van Persie... Advocaat'ın beraberlik tasarısında hücumda görevlendirdiği hayalet adam.
Attığı golü alkışlayanları bol olsun.
Ama zerre kadar onuru varsa kendisine sorsun. "Ben kimim?" diye.
"Bu formayı taşımam için gerekli şartları oluşturanlara karşı, ben yerine getirmediğim şartların utancını ne yapacağım?" diye.
Ya da yöneticiler bu adamı bir huzurevine götürsün.
O yaşlı insanların hayatta kalma mücadelesini görsün diye.
Ama kimi eleştiriyoruz ki biz!
Arkasında kapı gibi yöneticileri olan paha biçilmez adamı mı?
***
Diğerlerinin de kazanmak adına kılını kıpırdatmadığını gördük.
Hepsi birbirinin kopyası.
Aslında onlar öleli hayli zaman oldu da...
Bizler boş yere dirilmelerini bekliyoruz.
Fenerbahçe takımı bu sezon tarihe gömülüyor.
Ama gemiyi batıranlar hala başkanlık derdinde.
"Nerde benim koltuğum?"
***
Orada!
Advocaat'ın sallanan koltuğunun yanında.
Van Persie'nin paralarını saydığı koltuğun arkasında!