Yandaşım!
- Hakkı Yalçın Yazıları
- 26 Ağustos 2016, 23:08:09, Güncelleme: 27 Ağustos 2016, 01:01:23
Fetö ve 90'lı yıllardaki Galatasaraylı futbolcular üzerine bir yazı yazdım.
O yazıda tüm camiayı değil, Galatasaray'da yapılanan bir dönemi işaret ettim.
İşaret ettiğim dönemin delilleri o kadar sağlamdı ki... Altından ülkeyi sarsacak bir gündem çıktı.
Fetö'ye para taşıyanlardan, sistemden nemalananlara kadar.
***
Türk futbolunun her döneminde karanlık yüzler vardır. O dönem Hakan Şükür odaklı sistemle birlikte futbolun kalbine girildi.
Ama sadece o futbolcuların altından kalkamayacağı yükleri taşıyan birileri de vardı.
Fetö'nün futboldaki gerçek kralları.
Asıl onları istiyoruz.
Arif Erdem'in, Uğur Tütüneker'in peşine düşerken, belki şu anda gerçek suçlular makyaj yapıyordur.
O yüzden o dönemin tarihini sorgulamak namusumuzdur.
***
Siyasette olsun, futbolda olsun, inandıklarını yazanlar için ölüm; yakaya takılan çiçektir.
Kiralık kalemler için; cebe indirilen çek!
Futbol kulüplerinde sahibinin sesi olanlar için bu ülke cennettir.
Dolarlar, eurolar onların kullandığı cümlelerinin içinde gizlidir.
O yüzden kiralık kalemlerin hesaplarının kontrol edilmesi rica edilir. Çekleri kesen yöneticilerin de açığa çıkması adına.
***
1999 yılında Takvim Gazetesi'nde Fetullah Gülen'le ilgili yayınladığım bir yazım var.
"Sen bir halk düşmanısın. Senin gazetelerdeki ajanlarının fiyatı kaç para?" diye.
2000 yılında Küçükçekmece Adliyesi'nde mahkemeye çıktım, alnımın akıyla hesabımı verdim, beraat ettim.
Bu ülkede her takımı eleştirdim, her takımı da hak ettiğinde övdüm.
İpini sahibine teslim eden kukla yazarların anlayamadığı budur!
***
İki gece önce Aziz Yıldırım'ın ekrandaki konuşmalarına baktım.
Bir insanın haklıyken bile kendini sobelemesi ilk değil.
Haksız yere hapiste yatmanın hesabını verirken gösterdiği olgunlukla, bireysel meselelere gösterdiği tepkiler ortalığı karıştırmaktan başka şeye yaramadı.
Bu ülkede Fetö'ye en yürekli biçimde direnen kurumun başkanı olarak, bu gururu lanse ederken yine çocuklaştı. "Yandaş medya" dedi.
O yandaş medyanın içinde sizi en sert biçimde eleştiren de var, en net biçimde doğrularınızı sonuna kadar savunan insanlar da.
***
Toplumsal bütünlüğü bozmak için kalemlerini Recep Tayyip Erdoğan adına bileyleyenlerin kurduğu cümleleri de okuyorum.
Ülkenin hücrelerine kök salmış bir örgüte karşı olağanüstü savaş veren Cumhurbaşkanı'nın mücadelesinin kutsal yanı yok mu?
Bizler yandaşız da!
Tüm yazarlarıyla Recep Tayyip Erdoğan'a yüklenen medyanın adı ne?
"Fetö'yle kandaş medya mı?"
***
Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar bağımsız ve demokratik yaşayacaktır.
Futbolumuz Fetö'nün kök salmış ve gizlenen pisliklerinden arınacaktır.
Fetö'nün dünlerine, bugünlerine ve yarınlarımıza kuracağı tuzaklara canımız pahasına karşı durmaktan.
Siyaset sayfalarında da, spor sayfalarında da fikirlerimizi açıkça beyan ederken.
Demokrasiye ve futbolun namusuna baş koyacak kadar "yandaş" olmaktan.
Gurur duyacağız!
O yazıda tüm camiayı değil, Galatasaray'da yapılanan bir dönemi işaret ettim.
İşaret ettiğim dönemin delilleri o kadar sağlamdı ki... Altından ülkeyi sarsacak bir gündem çıktı.
Fetö'ye para taşıyanlardan, sistemden nemalananlara kadar.
***
Türk futbolunun her döneminde karanlık yüzler vardır. O dönem Hakan Şükür odaklı sistemle birlikte futbolun kalbine girildi.
Ama sadece o futbolcuların altından kalkamayacağı yükleri taşıyan birileri de vardı.
Fetö'nün futboldaki gerçek kralları.
Asıl onları istiyoruz.
Arif Erdem'in, Uğur Tütüneker'in peşine düşerken, belki şu anda gerçek suçlular makyaj yapıyordur.
O yüzden o dönemin tarihini sorgulamak namusumuzdur.
***
Siyasette olsun, futbolda olsun, inandıklarını yazanlar için ölüm; yakaya takılan çiçektir.
Kiralık kalemler için; cebe indirilen çek!
Futbol kulüplerinde sahibinin sesi olanlar için bu ülke cennettir.
Dolarlar, eurolar onların kullandığı cümlelerinin içinde gizlidir.
O yüzden kiralık kalemlerin hesaplarının kontrol edilmesi rica edilir. Çekleri kesen yöneticilerin de açığa çıkması adına.
***
1999 yılında Takvim Gazetesi'nde Fetullah Gülen'le ilgili yayınladığım bir yazım var.
"Sen bir halk düşmanısın. Senin gazetelerdeki ajanlarının fiyatı kaç para?" diye.
2000 yılında Küçükçekmece Adliyesi'nde mahkemeye çıktım, alnımın akıyla hesabımı verdim, beraat ettim.
Bu ülkede her takımı eleştirdim, her takımı da hak ettiğinde övdüm.
İpini sahibine teslim eden kukla yazarların anlayamadığı budur!
***
İki gece önce Aziz Yıldırım'ın ekrandaki konuşmalarına baktım.
Bir insanın haklıyken bile kendini sobelemesi ilk değil.
Haksız yere hapiste yatmanın hesabını verirken gösterdiği olgunlukla, bireysel meselelere gösterdiği tepkiler ortalığı karıştırmaktan başka şeye yaramadı.
Bu ülkede Fetö'ye en yürekli biçimde direnen kurumun başkanı olarak, bu gururu lanse ederken yine çocuklaştı. "Yandaş medya" dedi.
O yandaş medyanın içinde sizi en sert biçimde eleştiren de var, en net biçimde doğrularınızı sonuna kadar savunan insanlar da.
***
Toplumsal bütünlüğü bozmak için kalemlerini Recep Tayyip Erdoğan adına bileyleyenlerin kurduğu cümleleri de okuyorum.
Ülkenin hücrelerine kök salmış bir örgüte karşı olağanüstü savaş veren Cumhurbaşkanı'nın mücadelesinin kutsal yanı yok mu?
Bizler yandaşız da!
Tüm yazarlarıyla Recep Tayyip Erdoğan'a yüklenen medyanın adı ne?
"Fetö'yle kandaş medya mı?"
***
Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar bağımsız ve demokratik yaşayacaktır.
Futbolumuz Fetö'nün kök salmış ve gizlenen pisliklerinden arınacaktır.
Fetö'nün dünlerine, bugünlerine ve yarınlarımıza kuracağı tuzaklara canımız pahasına karşı durmaktan.
Siyaset sayfalarında da, spor sayfalarında da fikirlerimizi açıkça beyan ederken.
Demokrasiye ve futbolun namusuna baş koyacak kadar "yandaş" olmaktan.
Gurur duyacağız!