Karasevdalı ve platonik
- Hakkı Yalçın Yazıları
- 25 Ocak 2016, 00:49:13, Güncelleme: 25 Ocak 2016, 01:32:23
Savunmada zarif bir şiddet.
Orta alanda Mehmet Topal ve Josef de Souza'yla harika bir ahenk.
Ve 8 köşe vuruşuyla tek kale maç görüntüsü.
İlk yarıdaki Fenerbahçe, sahadaki hakem konservesini bile gündemin dışına itecek kadar etkiliydi.
***
İlk yarı Fenerbahçe'nin saldırı gücüyle, Rize'nin direnme gücünün tartılmasıydı.
Fenerbahçe'deki varlığın hacmi Rize'yi ürkütmeye yetti.
Onlar oltasını arayan donmuş balıklar gibiydiler.
Rakip kale konulu bir anlayışları hiç mevcut değildi.
Ama ikinci yarıda Volkan Demirel'in sebep olduğu penaltı, birden dengeyi değiştirdi. "Olağandışı" bir Fenerbahçe çıktı sahneye.
İlk yarıda yenilme eğilimi gösterip, ikinci yarıda Fenerbahçe'nin davetiyle direnmeye soyunan bir Rizespor.
***
Bu yarıda şaşkınlığın himayesindeki Fenerbahçe kanatlarını açamadı.
Markoviç'in oyundan düştüğünü gördük. Orta alanın çöktüğünü.
Gece boyunda yokları oynayan Ozan Tufan'a nasıl tahammül edildiğini merak ettim.
Mehmet Topal'ın insanüstü gayreti de bir yere kadar.
Dünkü Mehmet Topal, her yarayı sarma telaşındaki sıhhiye eri gibiydi.
Gecenin en kötü seyircisi de Pereira'ydı.
***
Van Persie'nin neden bu kadar geç oyuna sokulması gerçeğini sorgulamalıyız. Çünkü "özel bir yetenek" bu kadar gizlenmez! Üstelik ihtiyaç duyulduğu halde!
***
Galibiyete bağışıklık kazanan bir takımın ilk yarıdaki mücadelesi liderliğin mabedine sahip olmayı emrediyordu da.
İkinci yarıdaki Fenerbahçe bir şeylerin tadını kaçırmanın işaretlerini verdi sanki.
Liderliğe platonik olmakla, kara sevdalı olmak arasındaki farkın yansıması gibi.