Prömiyer
- Hakkı Yalçın Yazıları
- 21 Kasım 2015, 23:26:13, Güncelleme: 22 Kasım 2015, 02:04:21
Mücadelenin anlam bulduğu gecede Mersin futbola da doydu, Fenerbahçeli ayakların sihrine de.
***
Fenerbahçe daha maçın başında oyunu rakip alana yıktı.
Pozisyon yağmuruna bakınca, "Bunlar farklı bir galibiyet soluyorlar" dedim.
Mehmet Topal'ın önüne geleni silip süpürdüğü pozisyonda topu labirentten geçirmesiyle Hasan Ali'nin vuruşundaki gole şapka çıkardım. "İşçiliğin yıldızı da böyle parlar" dedim.
***
Dün geceki Fenerbahçe'nin en önemli özelliği bindirme hızıydı.
Van Persie'nin tek forvet hali sistem icabıyken, Fenerbahçe'nin bindirmeleri sıkılmış bir yumruğun açılması gibiydi.
Diego ve Alper gecenin en özel iki ismiydi.
Diego'nun ayaklarındaki mücevher vitrine çıkıyor. Nani'ye attırdığı goldeki asisti, reddedilmesi imkansız bir teklif sunumu gibiydi.
Alper Potuk topu ayağına aldığında, gittikçe hızlanan tren gibi.
Güçlendikçe futbola kattığı güzellikler de öne çıkıyor.
Çok yönlü Fener bindirmelerinde, Mersin'in tek yönlü savunma biçimi yetersizdi de, Van Persie'ye gerçekçi bir gözle baktım.
Bir yanı attığı golle, "Pozisyon harcamakla atacağım golden vazgeçtiğim sanılmasın" dedi.
Öte yanı gücünü güçsüzlükle tanımladı.
Ama onun bilge hali hep ayakta.
***
Üçüncü golden sonra rakibine ofsayttan bir gol ısmarlayan Fenerbahçe savunmasındaki dağınıklığı, gecenin "nazar boncuğu" saydım.
Mücadele gücü en üst seviyeye çıkan Mehmet Topal'ı, geçmişteki resimlerin içinden çıkan Nani'yi, sadakatli işçi Gökhan Gönül'ü de tırnak içine aldım.
Neresinden bakarsak, Fenerbahçe adına aydınlık bir geceydi.
***
Yalan değil, sezon başından beri bu filmi ilk kez seyrediyoruz.
Yarından sonra kapalı gişe!
O yüzden yazdıklarımız sadece düne değil.
Gelecek zamana da övgüdür.