İtibar
Seksenli yıllardır bu ülkenin canına okuyan.
Bütün güzellikleri çalıp, hayatı siyasete, ibadeti paraya çeviren düzen, futbolu da medyayı da kendine benzetmiştir.
Adamlık çerçevesini sadece parasıyla dolduracağını zanneden yöneticiler sirkinde, pahalı oyuncaklar sergisi de devam ediyor.
İtibar sizlere ömür!
***
Futbol kulüplerine maddi ve manevi itibar dağıtan değerlendirme kuruluşu Brand Finance, ilk 50 kulüp sıralamasında Türkiye'den hiçbir kulübe yer vermedi.
Futbolu yönetenler yayıncı kuruluşu kurtarmakla ticari itibarı kurtardığını zannederse.
Kişilik sorunu yaşayan yöneticiler, bütün kazancı yabancı futbolculara sebil edip, altyapıya çöp kadar değer vermeden ayakta kalacağını düşünürse...
Borç batağına sürükledikleri kulüplerin sahibi olmayı hedefleyen başkanlar, arkalarına aldıkları yazarlarla büyüklük nutukları atarsa...
Büyük kulüpler ticari itibarın nanik çektiği kulüpler haline gelir.
***
Buna karşılık Akhisar Belediye adlı ilçe takımı, üç halı saha, üç otopark ve forma reklamıyla Süper Lig'e çıkabilecek gücü üretebilir.
Kaybetmenin meydanında adam gibi yas tutmayı bile beceremeyenlere karşılık, kazanmanın avlusunda yürekli bir futbol takımı.
Böyle bir şampiyonluğun karşısında, parayla yönetilen büyüklüğün kaç paralık itibarı vardır acaba?
***
Ama şiddetin itibarı büyük.
Bir yanı körükleniyor, bir yanı yangını söndürmek için çözüm üretiyor.
Fatih Terim bunlardan biri.
Son olarak Arena'yı bile Beşiktaş'la ortak kullanmak fikrini üretti.
Ama ne mümkün.
Her tarafı kışkırtılmış ülkenin stat paylaşmaktan önce, kaybetmek ve kazanmak ruhunu öğrenmesi gerekir.
Kaybedenin kazananı alkışlamadığı... Kazananın kaybedeni aşağıladığı düzene hizmet eden yöneticiler, teknik adamlar, gazeteciler ve futbolcular oldukça, aynı tribün içindeki ruh birliğini sağlamak yeterli olmayacaktır.
***
Her şeyin sadece para üzerine döndüğü bir ülkede yaşadığımızı unutmayalım.
Para için ruhunu bile satan adamların varlığını da.
O adamlar ki, futbolun içinde en çok sözü geçenler.
Şirketlerin ya da televizyon kutularının içindeki adamlar.
Yemin olsun ki, sakin bir futbol hayatı, öncelikle televizyonların huzurunu kaçırır. Uyuyamazlar.
Onların parayla aralarında karbon kağıdı var.
***
Seksenli yıllar, ne ektiyse biçti. Medyada, sanatta, siyasette ve futbolda.
Bu çirkinliğin vazosunu sulayan da taraftarların ta kendisidir.
Vazoların renkli olması gerçeği değiştirmez.
***
Onlar istemese, kim bu soysuz düzende hem hain,
hem kahraman olabilirdi ki!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.