Kader birliği
- Hakkı Yalçın Yazıları
- 07 Mayıs 2012, 23:16:11, Güncelleme: 09 Mayıs 2012, 15:24:03
Hem ortamı, hem hakemi, hem de rakibini dize getirmek, her takıma nasip olmaz.
Takımın yabancıları bile hiçbir takımda bulunmayan bir mücadele ruhunun içine girmişse.
Cristian, yeni bir futbol aşkı icat etmişse.
Bienvenu, yedek kalmanın komplekslerine kapılmadan, düştüğü yerden hayati gollere "postacılık" yapıyorsa.
Onlarınki kader birliğidir.
Fenerbahçe'den başka hiçbir kulübün, sezon başından beri süren travmaya, bu denli yürek koyması ve ayakta kalması mümkün olmazdı.
Onlar da biliyor ki, aşklar savaşmadan kazanılmıyor!
Herkes kabul etsin.
Bu topraklarda aşkın en büyüğünü Fenerbahçe taraftarı yaşatıyor.
* * *
Futbol dışı hareketleri çok gördüm ama bu yaşıma kadar Zokora'nın Emre'ye attığı tekme gibisini görmedim.
Onun ki tekme değildi, cinayete teşebbüstü!
3 hafta öncesinin mazlumu, can alıcı bir ruha bürünmüşse, onun yargılanmasını kim üstlenecek bakalım?
* * *
Hakemleri her zaman dile getiriyoruz.
Kamil Abitoğlu'nun bu topraklarda bir daha"hakem diye" sahaya sürülmesi, futbolun da, insanlığın da defterinin dürülmesi demektir!
Toplum sorumluluğu ve ruhu olsa, o ruh, Abitoğlu'nu da, arkasında duranları da geri tükürür. Ama yok!
* * *
Çünkü burası adaletsiz bir ülke. Yalanların yutulduğu, insanların uyutulduğu üçüncü dünya ülkesi. Şike soruşturmasındaki komediyi gördükten sonra anlıyoruz ki, dansöz zilleri çalıyor.
Bizleri aptal yerine koyanlar da, gerdan kırıp oynuyor!
Suçlu var, suç yoksa!
O ülkede adalet siyasetin gizli geçidinde kaybolur.
Futbol da, sistemin en büyük ahlaksızlığı olur.
* * *
Her şey birbirinin arkasından geliyor. Ana sermaye nefret.
Canlı yayınlarda ölü yıkayanlar, küfür, kıyamet, nefret, cinayete teşebbüs.
Ne ararsanız var.
Bu yöneticilerin, teknik adamların ve ekranda yorum yaparak, toplumu birbirine düşürenlerin ağızlarını diksek yararı olur mu?
Gözlerini ne yapacağız?
Onların gözleri dönmüş.
Kardeşi kardeşe kırdırmaya yönelik, Romalı oyununa dönüştürülen futbol, daha çok şeyini alacak bu ülkenin. Çünkü kanla beslenen bir medya var. İhtiraslı, provokatör ve paragöz!
Pazar gecesi birçoğunun ağızlarının suyu akıyordu.
Niye? Sadece para için!
Sizin çocuklarınızın kanının dökülmesinin, onların çocuklarına hayat vermekle yakın ilişkisi olduğu için.
* * *
Bunlar gelip geçici mi?
Toplumun şikayetçi olmadığı hiçbir şey gelip geçici olamaz.
Tekrar edildikçe güçlenen bir gerçektir ahlaksızlık.
Ve en güçlü sezonunu yaşamaktadır.