Burak Yılmaz
- Hakkı Yalçın Yazıları
- 08 Kasım 2011, 00:13:36
Görüyoruz ki... Futbol büyükleri terk etmiş.
Ya da, kaliteyle ilgisi kalmamış insanların yönettiği düzen, kendine yakışır bir hal almış. İşin en acı yanı...
Kimse yanlışlarının farkında bile değil.
O yüzden yok edilmeyen çirkinlikler, bir takım insanların varolma sebebi.
Ya da kurnazlığı diyelim.
***
Şimdi bir yorgunluk masalı çıktı.
Fondan gelen sesler, zavallılığın daniskası.
Ah canlarım 3 günde bir maç yapmaktan yoruluyorlarmış.
Zannedersiniz ki, büyük takımlar 3 günde bir maç yaparken, rakipleri aynı sistemin içinde değil.
Sabitlenmiş bir ilkellik hali.
Nasılsa ucuz mazeretleri iktidarda tutmak, çarkın dönme sebebi.
***
Fenerbahçe'ye bakın.
Sivasspor, Fenerbahçe'yi yenmenin ne kadar kolay olduğunu gösteren önemli bir referanstı.
Sivasspor koşarken, Fenerbahçe hayranlıkla rakiplerini izledi.
90 dakika boyunca, Fenerbahçeli futbolcular adına, hiçbir etki tepki yasası geçerli değildi.
Neymiş, takımda 10 kişiyle Karabük'e karşı mücadele etmenin yorgunluğu varmış.
Yuh yani!
Kimse sonuna kadar kazanamaz, elbette Fenerbahçe de kaybedecek.
Ama böyle kaybetmeyecek.
***
Galatasaray'a bakın.
Kazanması futbol gerçekleriyle şekillendiriliyor.
Puan kaybetmesinin sebebi yorgunluk ve oluşum eksikliği.
Kime karşı oluşum?
Ülkenin içler acısı rakiplerine karşı mı?
***
Beşiktaş'a bakın.
Portekiz mızıkacıları, Dinamo Kiev'i yenerken çok zorlanmışlar da...
Gençlerbirliği karşısında ikinci yarıda oyundan düşmüşler.
Böyle bir ülkede kazanmak hedef olmaktan çıkar, tembelliği koruma altına alır.
***
Türkiye'de yorulmayan tek delikanlı Burak Yılmaz herhalde.
Kanıyla yarışan damar gibi.
İki yıldır futbolun verdiği ev ödevini de başarıyla yapıyor, sahanın içindeki görevini de.
Futbolun kurtlanmış bitkinliğine karşı, dimdik ayakta.
Ayaklarına da hakim, ruhuna da.
Demek ki neymiş.
Profesyonel ruha sahip olunduğu zaman, sızlanmaya da gerek kalmıyormuş.
***
Futbol bir ülkeden alıp başını gidince.
Yerini ucuz mazeretler alır.
Geçmişi kurtarmak için geleceği sorgulamak gerekir de.
Gerçekler kimsenin işine gelmez olur.
***
Böyle bir ülkede, bizim yazımız futbolun alın yazısı olacak değil ya.
Bayram yazısı olur.
Şekeri de Burak Yılmaz olur.
Ya da, kaliteyle ilgisi kalmamış insanların yönettiği düzen, kendine yakışır bir hal almış. İşin en acı yanı...
Kimse yanlışlarının farkında bile değil.
O yüzden yok edilmeyen çirkinlikler, bir takım insanların varolma sebebi.
Ya da kurnazlığı diyelim.
Şimdi bir yorgunluk masalı çıktı.
Fondan gelen sesler, zavallılığın daniskası.
Ah canlarım 3 günde bir maç yapmaktan yoruluyorlarmış.
Zannedersiniz ki, büyük takımlar 3 günde bir maç yaparken, rakipleri aynı sistemin içinde değil.
Sabitlenmiş bir ilkellik hali.
Nasılsa ucuz mazeretleri iktidarda tutmak, çarkın dönme sebebi.
Fenerbahçe'ye bakın.
Sivasspor, Fenerbahçe'yi yenmenin ne kadar kolay olduğunu gösteren önemli bir referanstı.
Sivasspor koşarken, Fenerbahçe hayranlıkla rakiplerini izledi.
90 dakika boyunca, Fenerbahçeli futbolcular adına, hiçbir etki tepki yasası geçerli değildi.
Neymiş, takımda 10 kişiyle Karabük'e karşı mücadele etmenin yorgunluğu varmış.
Yuh yani!
Kimse sonuna kadar kazanamaz, elbette Fenerbahçe de kaybedecek.
Ama böyle kaybetmeyecek.
Galatasaray'a bakın.
Kazanması futbol gerçekleriyle şekillendiriliyor.
Puan kaybetmesinin sebebi yorgunluk ve oluşum eksikliği.
Kime karşı oluşum?
Ülkenin içler acısı rakiplerine karşı mı?
Beşiktaş'a bakın.
Portekiz mızıkacıları, Dinamo Kiev'i yenerken çok zorlanmışlar da...
Gençlerbirliği karşısında ikinci yarıda oyundan düşmüşler.
Böyle bir ülkede kazanmak hedef olmaktan çıkar, tembelliği koruma altına alır.
Türkiye'de yorulmayan tek delikanlı Burak Yılmaz herhalde.
Kanıyla yarışan damar gibi.
İki yıldır futbolun verdiği ev ödevini de başarıyla yapıyor, sahanın içindeki görevini de.
Futbolun kurtlanmış bitkinliğine karşı, dimdik ayakta.
Ayaklarına da hakim, ruhuna da.
Demek ki neymiş.
Profesyonel ruha sahip olunduğu zaman, sızlanmaya da gerek kalmıyormuş.
Futbol bir ülkeden alıp başını gidince.
Yerini ucuz mazeretler alır.
Geçmişi kurtarmak için geleceği sorgulamak gerekir de.
Gerçekler kimsenin işine gelmez olur.
Böyle bir ülkede, bizim yazımız futbolun alın yazısı olacak değil ya.
Bayram yazısı olur.
Şekeri de Burak Yılmaz olur.