20 Mayıs 2011 | Cuma

Namık Sevik ruhu

Hiçbir ülkenin spor medyası bu kadar ezilmemiştir.
Hak edenin en ağır şekilde eleştirildiği Avrupa ülkelerinde, yöneticiler ve kulüpler medyaya meydan okuyacak da.
Tehdit yağdıracak..
Üstelik bel altından vuracak.
Ve bu medya tehditlere penguenlik yapacak ha!

***

Namık Sevik'ten sonra bu mesleğin anlamı giderek azaldı.
Yayın yönetmenleri, kulüp başkanlarıyla aynı masada oturmak ve birkaç haber"araklamak" uğruna kendi çalışanlarını meze ediyor.
Gazetecilerin çoğu kulüpler hesabına çalışıyor.
Besleme yazarlık hem gazetelerin içinde itibar görüyor.
Hem kulüplerin içinde. Kan koklamış adamlar, mürekkep yalayan adamlara tercih edilirse. Bunlar kaçınılmaz.
Kulüplerin yalan transfer haberleri konusundaki tepkilerinin dışında, medya üzerinde hak iddia edeceği hiçbir gerçek yok.
Ama kendi yalanlarını gizlemek için medyayı kullanmakta da, kulüplerin üzerine yok..
***

Gazeteciliğin temel ilkelerinde, başkanlardan korkmak yoktur.
Gazeteciliğin namusunda hiçbir yöneticiye sırnaşmak da yoktur.
Futbolu bir oyun olmaktan çıkarıp, şampiyonluk ticaretine dönüştüren başkanlar ve yöneticiler, spor medyasını da bu ticari puştluğun çemberine dahil etmiştir.
O yüzden alın teri değil, spor medyasına ve televizyon sistemine getiriler değerlidir.
Ve getirisi büyük olan takımlar ekran cellatlarınca alenen desteklenir.
Diğerlerinin katli vacip sayılır! Bu medya için söz konusu paraysa...
Adalet ve haysiyet teferruat bile değildir.
Peki kim savunacak bu mesleği?
Başkanların yemek arkadaşı yayın yönetmenleri mi?
Yöneticilerin ağzının içine düşen ve kendilerine gazeteci süsü veren futbolcu ve hakem eskileri mi?
***

Bazı gazeteler, okuyucularına gazete satmaktan vazgeçip, değerleri satmaya soyunduğundan beridir ki.
Ticareti adaletin önüne geçiren televizyonlar, parayı din belledikleri içindir ki.
Bu meslek çok şeyini yitirmiştir.
O yüzden hangi gazete olursa olsun.
Kendilerini tehdit eden başkanları ve kulüpleri karşısına aldığı zaman. Meslekten ümidimi kesmemem gerektiğini de anlıyorum.
Namık Sevik ruhuyla…


* * *
9 YAŞINDAKİ ATA BİLE HAKEMDEN ADALET İSTİYORSA...
Gazeteci Turgay Demir'in 9 yaşındaki oğlu Ata, Beşiktaş-Eskişehir maçının seramonisine hakem Özgür Yankaya'nın elini tutarak çıktı. "Hakem abi bir şey söyleyebilir miyim?" dedi. "Söyle" dedi Yankaya.
9 yaşındaki Ata içinden geçenleri söyledi. "Lütfen maçta adil olun. Kimseye haksızlık yapmayın." Ata'ya gülümseyen Özgür Yankaya, "Merak etme" dedi.
Ama Kayseri'deki kupa finalini de izleyen Ata'nın sözü bitmedi. "Yunus Yıldırım gibi kötü maç yönetmeyin." Çocukların bile hakemlerden istediği bir tek şey var. "Adalet." Ne yazık ki, çocukların bile şüpheye düşürüldüğü "adaletsiz" bir hakem sistemimiz var.

* * *
ÖNCE SİZ SUSUN!
Fenerbahçe yöneticileri ligin son haftasında tarihi bir laf etmiş. "Bırakın futbol konuşsun!"
Pardon ama bu ülkede futbolu yöneticilerin güç gösterisi haline getirenlerden birileri de, Aziz Yıldırım ve arkadaşları değil midir?
Sizler futbolun konuşmasına izin verdiniz mi?
Sezon başından beri ortamı geren ve başı derde girince konuşanlar kimlerdi acaba?
Hakemler için bildiriler yayınlayanlar...
Siz Aziz Yıldırım!
Lider olunca susmakla, ikinci olunca nefreti kusmak arasındaki farkı yok sayabilir misiniz?
Biz sizi tanıyoruz.
Bu ülkede hakemler üzerinde en çok polemik yaratan.
Başkanlığı, futbol kulüplerinin üzerine çıkaran.
Medyadaki gücünü en iyi biçimde kullanan sizsiniz.
Hakemler için bildiri yayınlayan, sizden başka kim var?
Bırakın futbol konuşsun.
Lider olduğunuz zaman susmayı iyi biliyorsunuz da… İkinci olduğunuz zaman susmayı öğrenirseniz bu ülkede futbol da konuşur.
Adalet de…

* * *
BİRAZ MANTIK!
Emre Belözoğlu'nun sahadaki hırçınlığını eleştirmek görevimiz. Ama Ankaragücü maçı sonrasında onun adına yaratılan polemiklere karşı durmak da görevimiz.
Suçlamak bu kadar ucuz olmasın.

* * *
SANATÇI ALEX
Futbolun anlamını ve mücadele ruhunu anlatmak adına, en güzel sözü Alex söylemiş. "Bizler de sanatçıyız.
Müzisyenler gibi duygulara hitap ediyoruz."
Ah Alex ah.
Sendeki sanatçı ruhu, keşke bütün futbolcularda olsa.
Yöneticilerde olsa.
Medyada olsa.
Boşuna demiyoruz senin için. "Bu adam ayaklarıyla bile piyano çalıyor diye..."

* * *
Ünal Aysal'ın "Bütün yabancıları göndereceğim" açıklamasının, Fatih Terim'in onayı alınarak söylendiğini varsayıyorum. Bizim tanıdığımız Fatih Terim, transfere başkanı karıştırmaz!

* * *
Adnan Polat Galatasaray'a hakkını helal etmiş. Aldıklarına mahsuben, hala çok borçlu!

* * *
HAFTALIK
Cüneyt Çakır'a bile ligin en iyi hakemi deniyorsa. Anlayın yetersiz ve
biçare hakemliğimizi!

* * *
Nihat Kahveci'nin gidişi terbiyeli ve asildi.

* * *
Galatasaray'ın zavallı teknik heyeti, şu ligde gençleri oynatmayı bile başaramadı ya…
Yazıklar olsun.

* * *
Braga'nın UEFA Avrupa Ligi'nde final oynaması. Bizim büyükleri ne kadar utandırmıştır acaba?

* * *
Soru: Türkiye'de penaltı kuralları nasıl belirlenir? Cevap: Hakemlerin korkularına göre.

* * *
Sivas'ta Fenerbahçe taraftarına açılan kapılar, ligin sonunda her takıma yapılacak olan biraz zarafet, çokça ticaret kapılarıdır. Yadırgamamak gerek.

* * *
Futbol bir oyundur. Ama hakemlerin korkaklık oyunu da değil. Yöneticilerin karalama oyunu da...
Siyasi oyun hiç değil.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
} SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor