Can suyu
Fenerbahçeli futbolcuların, İstanbul Büyükşehir önündeki olağanüstü mücadelesine baktım.
Galibiyet terbiyesine. Dayanışma gücüne.
Ayakta alkışladım.
Trabzonsporlu futbolculara baktım, iliklerine kadar verdikleri mücadeleye.
Eldeki kadronun, bugünlere gelmesi bir mucizenin eseri zaten.
Onlar da inançlarından zerre olsun sapmadılar.
Ligin sonunda sonuç ne olursa olsun, muhteşem bir saygıyı hak ediyorlar.
İki takımın futbolcularını da cümlelerimin omuzlarında taşıdım.
Ölü uykusuna yattıkları zaman onları eleştirirken, kalemimize eşek arısı konmadı.
O günkü eleştirilerimizde ne kadar haklıysak... Bugünkü mağrur duruşlarına ve emeklerine alkışlarımız da onların hakkı.
Gerçekleri izne çıkardım.
Sezon sonu manzaralarının kirletilmesine itiraz hakkımızı zaten kullanıyoruz.
Futbolcuların sahada bu denli emek verdiği bir düzende, yöneticilerin hakemleri etkileme metoduna oldum olası karşıyız.
Bunların hepsini bir kenara koyalım.
Hiç olmazsa son 3 haftayı çirkinliklerden arındırıp, bir futbol gösterisine dönüştüren futbolculara saygılı olalım.
Bırakalım da… Kaybedince çamur atmanın geleneksel hale geldiği bir ülkede, kazanınca kendinden geçmenin masumiyetine halay çekilsin.
Bu ülkenin yöneticileri belli.
Televizyonda tek taraflı yorumların sinsi adamları da belli.
Hakemlik mesleği, ne kadar zavallı olduklarını gizleyemeyen kişiliksiz adamlarla dolu.
Bunların hepsinin canı cennete!
Adaletsizliği dengeleme istasyonlarının da.
Ülkeyi hakem çöplüğüne döndüren sistemin de…
Dürüst davranmayan ve kesinlikle takım kayıran televizyon mafyasını da bir kenara itekleyelim. Fenerbahçeli ve Trabzonsporlu futbolcuların emeklerini, onların ticaretinden muaf tutalım. Çünkü kahpelik onların anayasası.
O yüzden onlar bu ahlaksız sistemin yazar kasası. Nasılsa onların da hesap vereceği günler gelecektir.
Bu meseleyi de, sezon sonundaki yürek mahkemelerine bırakalım.
Adaletsizliğin "kemikleştiği" bir ülkede!!!
Ve futbolculara dönelim. Alex'in sezon başından beri verdiği mücadeleyi kim inkar edebilir?
Ayaklarında taşıdığı defineyi, yerine ulaştırmasına kim karşı durabilir? Gökhan Gönül, sezon başından beri kaç ton yük taşımıştır, kim hesaplar?
Üstelik bunları, futbol ahlakından zerre kadar sapmadan yapmışsa, hangimiz böyle bir emeğe saygısızlık edebiliriz?
Öldü sanılan Burak Yılmaz'ın verdiği mücadele, hakemleri tartışmaktan bin kere daha kutsal sayılmaz mı?
Attığı golleri çelenk yapıp, boynuna takmayalım mı? Giray'ın erdemli mücadelesinin, hiçbir yabancıya nasip olmayacağı gerçeğini görmezlikten mi gelelim?
Böyle birini omuzlara almayalım mı?
Hep hataların aritmetiği mi olacak?
Alın terinin hükmünü baş tacı etmeyelim mi?
Bilinmelidir ki… İki takımın mücadelesinin "can suyu" alın teridir.
Futbolun töresi kazananı alkışlamaksa...
Ligin sonunda kim kazanırsa kazansın, onların karşısında esas duruşa geçmeyi görev sayıyorum.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.