Yol nereye Fener oraya
Mabedine şampiyonluk kokusu sinen bir takımın, dün gece tribünlere yaşattığı"futbol festivalinde" her şey vardı. Kazanmanın temel ilkeleri.
Rakibe oyun alanı bırakmamak.
Sırt sırta vermek.
Gönül ve ayak birliği etmek. Ve harika bir Stoch…
Mayısın mavisinin bulutlara yenildiği, bir bahar akşamı.
Eskiden bu memlekete erken inerdi bahar.
Ama erken gelen gol, bir bahar festivaline dönüştürdü tribünleri.
Büyükşehir kalesi önünde ilk dakikalar pozisyon panayırı.
Damarlarındaki kanı tutuşturmuş Fenerbahçeli futbolcuların, sahanın her yerindeki iştahına baktım da… "Bunlar açlıktan futbol topunu bile yer" dedim.
O sırada ayaklarındaki kuraklığa baktım İstanbul Büyükşehir futbolcularının. "Bunlar yolda mahsur kalır" dedim, "Künyesini bile bulamaz."
İlginç bir Stoch var sahada.
Durduğu yerde bile koşuyordu.
Topu ayağına aldığında Büyükşehir savunmasının başını döndürmesi bir yana, geniş yelpazeli açılımlarda da baş oyuncu.
Durmak elinde değil. Durdurmak da rakip savunmanın harcı değil.
İlk yarıdaki Stoch konulu rakip kale önü manzaralarının bendeki tanımı. "Büyülü ayakların gizemli tasından dökülenler."
Fenerbahçe'de darbeler kanattan ama orta alan da arı kovanı.
Çok koşuyor diye bilinen Büyükşehir'in orta alanını kilitlediler. Alex bildiğimiz Alex.
Bir bütünün en değerli parçası. Emre ve Mehmet Topuz çalışkan. Baroni bile orta alanı katedecek bindirmelere soyunmuş.
İlk yarım saatte ayaklarında pozisyon geveleyen Büyükşehir'in, son çeyrekte oyunu dengeleme isteğine baktım da… Fenerbahçe'nin gizemini çözmek için bol pas yapmak yeterli değil.
En az onlar kadar koşmak ve mücadele etmek gerekiyor.
Onlar, böyle düşündükleri dakikalarda zaman zaman etkili de oldular ama girdikleri labirentte kayboldular.
İlk yarıda Fenerbahçe'nin yakaladığı pozisyonlar ise, atılan golden çok daha net.
Pozisyon bonkörü de Semih. Golcülüğünü yine buzdolabına kilitlemiş gibiydi.
İkinci golde Alex'in vuruşuna da, Gökhan Gönül'e de şapka çıkardım. Gökhan Gönül'ün rakibine yılgınlık veren yanı başka.
Yaratıcı ve yardımlaşma yanı başka.
İkisi bir araya gelince, ortaya "bambaşka" biri çıkıyor.
İkinci yarıda dengelerin el değiştirdiği dakikalar var.
Fenerbahçe orta alanının oyundan düşmesini ilk yarıdaki olağanüstü mücadelenin bedeli olarak yorumladım.
Büyükşehir'in bindirmelerini de,"rakibini yere sermeyi değil, yormayı hedefleyen ikinci el boksörlüğe" benzettim.
Ama Stcoh'un azalmayan yanına parantez açtım. "Gecenin yıldızı" olarak.
Semih'in harcadığı pozisyonlara gelince. "Bahisçiler, top Semih'in ayağına geldiğinde bire 10 veriyor" dedim. "Kesin gol olmaz!" Olmadı da zaten.
Görünen o ki… Yol nereye, Fenerbahçe oraya. Belli ki, bu yolun sonuna kadar geriye dönüş yok. Durmak ya da dönmek intihar sayılır çünkü.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.