Sevdalı kavga
- Hakkı Yalçın Yazıları
- 21 Şubat 2011, 23:42:11
O sevgiyi futbolculara dağıttı, formadaki tere bulaştırdı. Işığı sönmüş Fener'i, sahanın ortasındaki Fener alayına dönüştürmenin sırrı budur. Sevdalı kavga. Bilinmelidir ki, özellikle derbi zaferlerinin tek satırı bile sevgisiz yazılmaz.
Tez pozisyonu bile.
Ayrıca sezon başı cinayetlerinden biri de Alex'ti... Alex'i imha etmenin rüzgarı dindi. "Bu adam takımın hızını kesiyor" diye kefen dilenenlerin zavallı düşleri de bitti.
Şimdi bir yürek takımı geldi.
Aldırmayın giden zaman olsun.
Kim sorguluyor ki giden zamanları, harcanan yılları.
Nasılsa Türkiye'de şampiyon olmak herkese yetiyor.
İşin en garip yanı... Aykut Kocaman bile Alex'i tebrik ediyor.
Ligin ilk yarısında, Alex'e karşı devrim safsatasının başını çeken adam!
Futbolda işçi olmakla, kendine kral süsü vermek arasında çeşitli kartpostallar vardır.
Bazıları Alex gibi ateşlere basa basa oynar.
Bazıları Guti gibi ayaklarına eldiven takar. Alex, takımı yenik durumdayken, Beşiktaş'ın yıldırımına paratoner oldu da... Guti ne yaptı?
Futbol topuyla popüler temaslarda bulunmaktan başka...
Quaresma'ya bakın.
Tamamen tribün topçusu olmuş.
Aşamadığı kompleksleri var. Tarihe "Q 7 çetesi" olarak geçenler, takım ruhunu karşıdan karşıya bile geçiremezler.
Çete ruhunun en zavallı yanı da budur!
Ferrari dün sabah gazetelerde kendi ölüm ilanını aradı, buldu.
Nasılsa herkesin kalbinde boş bir mezar bulunur.
O da Beşiktaş'ın tarihine böyle kayıt oldu. Ferrari'nin maç gecesi kendisini tebrik ederken, üzerinde "Ben gerçekten salağım" yazılı bir pastayı üflemesi gerekirdi.
Peki, Ferrari bu kadar salak mı acaba? Beşiktaş'ın eldeki yabancıları bedavaya yolcu ettiği bir dönemde, "Hani benim payım?" demiş olamaz mı?
Bu adamın, attığı dirsekten birkaç dakika önce, Lugano'yu yaka paça aşağı indirdiği bir pozisyon daha var. Net penaltı. Beşiktaş'ı yakmak için her yolu açık. Belden aşağısı tutmayan futbolcu duruşundan enstantaneler. Kimse Lugano'ya provokatör demesin. Ferrari bu maça kendi ruhuna tecavüz etmek için çıkmış.
O yüzden salaklık pastasını üflemek onun işine gelir.
Pastayı onun kafasına geçirseniz bile "yarabbi şükür" der.
2013 yılına kadar sözleşmesi olan birinin, bir dirsek atmakla kaybedilen 3 puanın yanında, kazanacağı 6.5 milyon euro varken. Onu da Beşiktaş taraftarı öder.
Bu meseleden çıkan sonuç.
Yanlış yönetilen Beşiktaş'ta giderek artan yangınlarda sabotaj ihtimali yüksektir. "Kartallar yüksek uçar" derler de.
Böyle alçaklığın sebeplerini neden örtbas ederler?
Hakemlere gelince...
Ben onlara hakem demiyorum artık. "Pozisyon hackeri" diyorum.
Türkiye'nin en iyi hakemi Cüneyt Çakır'sa.
Anlayın hakemliğimizin biçare halini.