Sahte üzüntü
- Hakkı Yalçın Yazıları
- 26 Şubat 2010, 21:24:43, Güncelleme: 26 Şubat 2010, 23:39:16
***
Ne güzel teselli detayları oluşturuluyor. Güiza koşuyormuş. Eee ne yapalım, balıklar da denizde yüzüyor. Doğanın kanunu bu, balıklar yüzecek, futbolcu sahada koşacak. Güiza'nın gözleri dolmuş. Ayakları niye boş? Santrfor sözcüğünün ana fikri nedir? Eziklik mi, ağlamak mı? Yoksa gol mü? İki sezondur, takımın amortismanı gibi duran biri, gözlerini doldurup hatalarını örtbas edebiliyorsa. Bu ayakları niye bıraksın? Peki ya Bilica? Pozisyon meczubu... Lille maçında rakibine bir girişi var, insanlık dışı. Ayakları da bileyli, ruhu da. Birileri ona meslek ruhunu öğretsin! Ve Fenerbahçe'de forma giymenin zarafetini.
***
Bu takımın kaliteli futbolla ilgisi yok. Çünkü futbola yatırım yok. Türkiye'de şampiyon olur. Yıllar sonra Türkiye Kupası'nı kazanıp tarihe geçer. Ligde işler kötü giderse, nasılsa yeni bir hakem bildirisi yayınlanır. Olmazsa "Dış güçler" masalları okunur, üflenir. Türkiye'de sistemin şahları, padişahları için, bunlar çocuk oyuncağı. Nasılsa Fenerbahçe'nin Türkiye'deki büyüklüğü tarif edilemiyor ya... O halde Avrupalı Fenerbahçe masalıyla uğraşmanın alemi ne?
***
Sonuç olarak. Sahte üzüntüyü bıraksınlar. Lille, Fenerbahçe'nin sırtına saplanan renkli bir oktu. Telaşa da mahal yok. Aziz Yıldırım'ın 3 yıllık planında, Fenerbahçe Avrupa'da zaten yoktu.