Yabancı!
Yerli teknik adamların, ilk kez böylesine bütünlük içinde olduklarını gördüm. Bu imzasız dilekçedir. Yürek ayaklanmasıdır. Mahmut Özgener'e... Onun medyadaki uzantılarına... Ve kendilerini "yabancı" gören, hödük sisteme.
***
Yılda 11 milyon euro isteyen yabancı teknik direktör için milli takım; "höyük altındaki gömülü şehirden" başka bir şey değildir. Kazdıkça altından para çıkar. O paralar bizden çıkar. Futbol ve ülkemiz adına gelecek mi soruyorsunuz? Dev hayaller ortasında, avuç içi kadar!
***
Yabancıya karşı değilim. Yabancının "pazarlıkçısına" karşıyım. Yabancıdan başka çıkış yolu bulamayan Mahmut Özgener'e karşıyım. Yabancı isimlerinin, medyanın önüne atılıp, test edilmesine karşıyım. Bu ülke, kendisine bile güvenmeyen bir federasyon başkanına nasıl güvenir? Bu itaatkar düzene karşıyım.
***
Çünkü bu dava, yerlilerin kazanarak kaybettikleri bir savaştır. Yerli teknik adamlara Kızılderili çadırı. Yabancılara şato. Şatoların içinde, medyanın safları sıklaştıran kesimine odalar. Odalarda, içi boşaltılmış çerçeveler. İşte ülke futbolunu yönetmenin, en görkemli tablosu!
***
Masalların gerçek yüzüyle tanışmak için, kitabın sonuna gelmek gerekmiyor. Ne gerçeklerin yabancısıyız. Ne masalların...
***
Gelelim başka gerçeklere... Kazım'ın defterden silinmesi, Fenerbahçe yöneticilerinin gecikmiş zarafet eylemidir. Ama Önder Turacı'yı da aynı tipte giyotinle asmak, adaletli bir çıkış yolu değil. Önder'in Fenerbahçe'ye yakışmadığı varsayılan gece alemi, Güiza'nın da sıkça boy gösterdiği bir görüntüdür. Mesele kötüyü kötüyle örneklemek değil. Mesele, adaleti fiyat etiketine bakarak uygulayan sistemi eleştirmek. Önder'inki de cehalet elbet ve cezasını yüklü bir para ödeyerek çekebilir. Çünkü her şeye rağmen Önder Turacı'nın, formasına birçoğundan daha fazla yakıştığını biliyoruz. Bizlerin futbolcuları eleştirme haklarımız olduğu kadar... Onların hakkını savunacağımız zamanlarımız da olmalı. Şimdiki zaman gibi...
***
Gelelim Semih Şentürk meselesine. Aziz Yıldırım, hâlâ Semih'e kırgın. Bir kulüp başkanı, hakkını ararken görmek istediği saygıyı, hakkını arayan futbolcusuna niye göstermiyor? Kendi haklı davası için başkaldıran futbolcudan kimse korkmasın. Sinsi hesaplarla ödeşmeyi seçenlerden korksunlar. Çünkü Türkiye'nin meselesi bu! Korkutmak ve susturmak! Ben futbolcunun hak arayanını, korkup susanlara tercih ederim.
***
Benim tanıdığım en yürekli başkaldırının sahibi Galatasaraylı Metin Kurt'tu... Susanlar ve ikiyüzlü olanlar kazandı, Metin Kurt kaybetti. Ama kaybetmek bazen, kazanmaktan daha değerlidir.
***
O yüzden Semih'in duruşu önemlidir. Kim bilir kaç korkağa cesaret verecektir. Kaybetmeyi göze alacak kadar!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.